Bu haftasonu gezmeli tozmalı ve güzel güzel mamalı geçti. İlk defa mısır yedi (Bayramoğlu sahilde tazecik süt darı), ilk defa dondurma yedi. (Bebek-mini dondurma)
23 Haziran 2014 Pazartesi
17 Haziran 2014 Salı
Pişme süresi de neymiş yaa!!
Şimdi bizim kız mesela paketinde makarna gördü yada buzluğu açtık kazara, ordaki donmuş bezelyeyi mi gördü. Direk yemek istiyor onu.
-An--nee..Mamm--maa..!!!
Tamam kızım deyip bi panikle kapıyorum cezveyi, içine dolduruyorum makarnayı, bezelyeyi. Ama gel gelim ateş olup pişiremiyorum! O 5-6 dakikalık pişme süresini gel de Mercana anlat.
-Anneee..Mammmaaa...
Artık diri halinden pişene kadar ocaktan Mercana servis. Yapıcak bişey yok.
-An--nee..Mamm--maa..!!!
Tamam kızım deyip bi panikle kapıyorum cezveyi, içine dolduruyorum makarnayı, bezelyeyi. Ama gel gelim ateş olup pişiremiyorum! O 5-6 dakikalık pişme süresini gel de Mercana anlat.
-Anneee..Mammmaaa...
Artık diri halinden pişene kadar ocaktan Mercana servis. Yapıcak bişey yok.
Mercan dedi ki
Dün evdeydim Mercan Mercaniko ile. Cuma dudağının patlaması :( onu baya korkutmuştu, cumartesi de evde misafirimiz olması sebebiyle uykusu biraz gecikti, o sarhoş haliyle de koltukta düştü. Kafası şişti ve morardı :(( Cumartesi pazar kuzu sarması modundaydık. Pazartesi de aşıları (çocuk felci-suriyeliler sağolsın 1 ay önce yaptırdık ve menenjit) olduğu için onunla kalıp zaman geçirmek istedim.
Sabah kahvaltıdan sonra hastaneye gidip aşılarını olduk. Eskiden daha kolaydı sanki bu aşı işleri. Cama dizili bütün oyuncakları "bu" "bu" diyerek yanına dizdik, dr babası ben aaa bu neymiş o neymiş falan diye oyalamaya çalıştık ama yine de yattığı yerde sağa sola dönerek kendince olayı sabote etti. Fazla ağlamadı neyse ki..Odadan çıktığımızda unutmuştu bile..
Parkta oynadık biraz, favorimiz kum havuzu..5 dk diye uğradığımız parkta 1 saat kadar durduk. Kanka adayımız Deniz de oradaydı. (Aralarında 10 gün var Denizle. Tipleri de benziyor. İkisininde poposunda bez, çiçekli tayt. Paytak yürüyüş..Çok şekerler. )
Eve geldik..
Çamaşır seriyordum balkonda. Mercan da yanımda. İşim bitti. Sonra Mercan masayı işaret etti.
-Anne aç aç
Açtım masayı. Sevindi. Sonra:
-Anne sil sil.. İçerden bi havlu aldım geldim. Sildim. Yüzü yine güldü. Ama baktı ki elimdeki bez her zaman kullandığım bez değil. Mutfağa gitti. Bezi gösterdi.
-Anne bu buu..
Sonra gösterdiği bezle sildim masayı. Yüzündeki zafer tebessümü iyice genişledi.
Ardından içeri geçti. Mama sandalyesini gösterdi. Balkona çıkardım sandalyesini, karşısına da ben oturdum. Bi de üzüm ve kiraz getirdim. Mutluluğun doruklarında etrafı izleye izleye ıhmm ıhmm (çok lezzetli manasında) yaparak yedi meyvesini..
Şirin misin nesin sen Mercan yaaa! :)
Sabah kahvaltıdan sonra hastaneye gidip aşılarını olduk. Eskiden daha kolaydı sanki bu aşı işleri. Cama dizili bütün oyuncakları "bu" "bu" diyerek yanına dizdik, dr babası ben aaa bu neymiş o neymiş falan diye oyalamaya çalıştık ama yine de yattığı yerde sağa sola dönerek kendince olayı sabote etti. Fazla ağlamadı neyse ki..Odadan çıktığımızda unutmuştu bile..
Parkta oynadık biraz, favorimiz kum havuzu..5 dk diye uğradığımız parkta 1 saat kadar durduk. Kanka adayımız Deniz de oradaydı. (Aralarında 10 gün var Denizle. Tipleri de benziyor. İkisininde poposunda bez, çiçekli tayt. Paytak yürüyüş..Çok şekerler. )
Eve geldik..
Çamaşır seriyordum balkonda. Mercan da yanımda. İşim bitti. Sonra Mercan masayı işaret etti.
-Anne aç aç
Açtım masayı. Sevindi. Sonra:
-Anne sil sil.. İçerden bi havlu aldım geldim. Sildim. Yüzü yine güldü. Ama baktı ki elimdeki bez her zaman kullandığım bez değil. Mutfağa gitti. Bezi gösterdi.
-Anne bu buu..
Sonra gösterdiği bezle sildim masayı. Yüzündeki zafer tebessümü iyice genişledi.
Ardından içeri geçti. Mama sandalyesini gösterdi. Balkona çıkardım sandalyesini, karşısına da ben oturdum. Bi de üzüm ve kiraz getirdim. Mutluluğun doruklarında etrafı izleye izleye ıhmm ıhmm (çok lezzetli manasında) yaparak yedi meyvesini..
Şirin misin nesin sen Mercan yaaa! :)
3 Haziran 2014 Salı
17. ay maceraları - pek çok gelişmeler, olaylar olaylar...
Bazı dönemler var, yeni bir çağ açılmış gibi oluyor. Yani her ay pek çok yeni gelişmeler oluyor. Ama bazı zamanlarda bu gelişmeler şaşırtıcı oluyor ve çok net hissediliyor. Ve şunu diyorsunuz : "Mercan çok değişti..."
Çocuktan al haberi; Son 1 aydır da konuşma pratiğini artırdı, iletişimimiz çok güçlendi. Cümlelerin bir kısmını ıh ıh'lar ile tamamlasa da bildiği kelimelerden de koyuyor, Mercanca bir anlatım oluyor. 2 kelimelik cümleler, bir de beden dili boyutuyla çok şey anlatıyor. Fatma abla Mercan'a yelek örüyordu. Bir kriz anında Mercanı oyalamak için elime geçen ip yumağını verdim, Mercan'a. Mercan : "teyze... ciciii..I ıhhh" Cici derken kendini gösteriyor, ı ıhhh derken de parmağını iki yana sallıyor. Yani teyze onunla bana cici örüyor, ı ıhh ellemiyoruz dedii... Sonra ertesi gün Fatma ablaya soruyoruz, evet diyor, ı ıhhh kızım onunla oynanmaz, ben sana onunla cici yapıcam, böyle giyiceksin diye anlatıyormuş... E bana da sizi anlatıyor diyor Fatma abla..Banyo yaptın mı kızım diye soruyormuş. Mercan da "Anne kıh kıhh, baba vuuu". Anne kıh kıh derken saçını yıkar gibi yapıyor, baba vuu derken de havluyla kuruladığını anlatıyomuş. Aynen dedim ben yıkıyorum, Levo kuruluyo..
Oyunlar; Taşınma ile beraber park hayatımızda oyun ihtiyacını büyük ölçüde kapattı. Karıncaları izliyoruz, salıncak, kaydırak, kum, taşlar, abilerin ablaların bisikletleri topları.. Özellike scooterlara musallat olmayı seviyor. Geçen bi scooter dar İpe benzer bulduğu herşeyle (kemer, kablo vs) ip atlamaya çalışıyor. Hop hop diyerek yerinde yaylanıyor :)
Bebekleri ile de çok tatlı oynuyor. Uzun süredir görmediği bi bebeğini gördüğünde kucağına alıp sarılıyor. Sıkı sıkı sarıyor, öpüyor. Hatta kendisi emmeden önce Ayşeyi getirip "ayseee emm" diyip bana Ayşeyi veriyor. Ben emziriyo gibi yapıyorum çok hoşuna gidiyor.
Yeme içme ; Çatal kullanabiliyo. Minik parçalara çatalı batırıp, yiyebiliyor. Sonra da bize bakıp alkış bekliyor :) Pet şişeden su içebiliyor. Antep fıstığına bayılıyor. Kiraz denedik son zamanlarda, bayıldı!! Bezelyeye de asla hayır diyemiyor. Yeme içme konusunda bize (anne babaya) biraz nazlanıyor. Genelde hedeflediğimizin yarısını yedirebiliyoruz. Çok da üzerine düşmüyoruz. Protein yedirebildiysek, balık, yumurta.. dert etmiyoruz. Naneyi çok seviyor. Birşey yedirmek istiyorsak gizli silahımız nane :) Hatta önüne bir tabakta koyuyorum, minik elleriyle çorbaya yoğurta döküyor. Bi de sonra "hıh" diyor. Tamam şimdi oldu der gibi.
Sabah hazırlığı sahneleri ; Sabahları pijamasıyla ayaklarımızın altında dolaşması, bizi izlemesi, bize birşeyler anlatmaya çalışması çok tatlı oluyor. Babası banyoda saçına köpük sıkıyor. Kıııhhhh diye bi ses çıkıyor. Mercandan tepki : "Baba kıh kıh". Bunu söylerken de elleriyle saçını düzeltiyor gibi yapıyor. Ama babasının birebir taklidi. Buradan da sabahları biz hazırlanırken bizi ne kadar iyi gözlemlediğini anlamış olduk. Ben de bir kez saçımı kurutmuştum. Sabahları aynada saçımı düzeltirken "annee vuuu" diyor. Bu aralar bir de mavi takıntısı var. Mami dediği de aslında yeşil :) Dolapta giyeceğimi seçerken ulaşabildiği mavi ve yeşil şeyleri aşağı indiriyor. ve aldığını bana uzatıyor : "anneee mami diy" diyor. Babasının kemerini kafaya sarıyor, benim iç çamaşırları boynuna geçiriyor.. baya şenlikli oluyor sabah hazırlığımız.. :)
Fırsat vermek; Taşınma ile berabere parklarda geçirdiğimiz süre arttı. Tabi bu sırada yeni şeyler öğrendi Mercaniko. Merdivenden kendi çıkmaya başladı. Aslında biraz fırsat vermekle alakalı. Bizim düşündüğümüz şekliyle olmasa da önüne bir problemi sunduğumuzda kendi yollarıyla çözebiliyorlar. Merdiven kenarlarından tutarak bir büyük gibi değil ama dizlerinin üzerinde emekler gibi çıkıyor merdivenleri. Ve her yapabildiği yeni beceri ile kendine güveni artıyor. Zeka gelişimine de katkıda bulunuyor bence bu fırsatlar..
3 kişi olmak ; Haftaiçi geldiğimizde yorgun oluyoruz, Mercan da biz de. Bütün gün yoğun geçmiş ve akşama yorgunluk kalmış oluyor. Haftasonu, özellikle pazar öğleden sonra keyfi yerine gelmiş oluyor. Bizimle iyice zaman geçirdikten, keyifli oyunlar oynadıktan sonra. Bizi bir arada görmeye hasret kalıyor. E tabi bu durumda da hep 3 kişi oynamak istiyor. Ben varsam, Levent içerilerdeyse "babaaa.. gel"... Ben yoksam, Leventle oynuyorlarsa "anneeeee..gel.."... "Aaa Mercan dedim, birimiz yetmiyoruz sana. Hangimiz yoksa onu çağırıyosun..Anneee babaaa anneee baba kızııım.." dedim. Cevabımı aldım "anneee baba annneee baba anneee baba annneee baba...." Kendince melodik şekilde taktı bunu diline :)) 3 kişi oynuyoruz tamam. Bu sefer de mesela resim yapıyorsak herkes katılmalı :)) Baba kaytarıyosa "ba-baa" diyip eline boyayı veriyor, ben kaytarıyorsam bana..Herkes burada oturacak, herkes oynacak :) Ama tabi gönüllü olmamak mümkün mü.. Gözlerindeki sevinci, gülümsemeyi görmek için neler yapmaz insan..
Çamaşır katlama; Mercan için harika bir oyun. Hangi kıyafet kimin onu söylüyor. Babasının tişörtünü bulup babaaaa, benim genelde iç çamaşırımı bulup emmmm diyor :)
Maami meselesi; Hangi rengi sorsak maaami cevabı alıyoruz. Ama sonrasında da hınzırca gülüyor. Yeşile de maviye de fazladan bir sevgi duyuyor. Sanırım ikisinin de mavi renk olduğunu düşünüyor. Diğerlerinin mavi olmadığının farkında ama yine de mavi diyor :)
Çocuktan al haberi; Son 1 aydır da konuşma pratiğini artırdı, iletişimimiz çok güçlendi. Cümlelerin bir kısmını ıh ıh'lar ile tamamlasa da bildiği kelimelerden de koyuyor, Mercanca bir anlatım oluyor. 2 kelimelik cümleler, bir de beden dili boyutuyla çok şey anlatıyor. Fatma abla Mercan'a yelek örüyordu. Bir kriz anında Mercanı oyalamak için elime geçen ip yumağını verdim, Mercan'a. Mercan : "teyze... ciciii..I ıhhh" Cici derken kendini gösteriyor, ı ıhhh derken de parmağını iki yana sallıyor. Yani teyze onunla bana cici örüyor, ı ıhh ellemiyoruz dedii... Sonra ertesi gün Fatma ablaya soruyoruz, evet diyor, ı ıhhh kızım onunla oynanmaz, ben sana onunla cici yapıcam, böyle giyiceksin diye anlatıyormuş... E bana da sizi anlatıyor diyor Fatma abla..Banyo yaptın mı kızım diye soruyormuş. Mercan da "Anne kıh kıhh, baba vuuu". Anne kıh kıh derken saçını yıkar gibi yapıyor, baba vuu derken de havluyla kuruladığını anlatıyomuş. Aynen dedim ben yıkıyorum, Levo kuruluyo..
Oyunlar; Taşınma ile beraber park hayatımızda oyun ihtiyacını büyük ölçüde kapattı. Karıncaları izliyoruz, salıncak, kaydırak, kum, taşlar, abilerin ablaların bisikletleri topları.. Özellike scooterlara musallat olmayı seviyor. Geçen bi scooter dar İpe benzer bulduğu herşeyle (kemer, kablo vs) ip atlamaya çalışıyor. Hop hop diyerek yerinde yaylanıyor :)
Bebekleri ile de çok tatlı oynuyor. Uzun süredir görmediği bi bebeğini gördüğünde kucağına alıp sarılıyor. Sıkı sıkı sarıyor, öpüyor. Hatta kendisi emmeden önce Ayşeyi getirip "ayseee emm" diyip bana Ayşeyi veriyor. Ben emziriyo gibi yapıyorum çok hoşuna gidiyor.
Yeme içme ; Çatal kullanabiliyo. Minik parçalara çatalı batırıp, yiyebiliyor. Sonra da bize bakıp alkış bekliyor :) Pet şişeden su içebiliyor. Antep fıstığına bayılıyor. Kiraz denedik son zamanlarda, bayıldı!! Bezelyeye de asla hayır diyemiyor. Yeme içme konusunda bize (anne babaya) biraz nazlanıyor. Genelde hedeflediğimizin yarısını yedirebiliyoruz. Çok da üzerine düşmüyoruz. Protein yedirebildiysek, balık, yumurta.. dert etmiyoruz. Naneyi çok seviyor. Birşey yedirmek istiyorsak gizli silahımız nane :) Hatta önüne bir tabakta koyuyorum, minik elleriyle çorbaya yoğurta döküyor. Bi de sonra "hıh" diyor. Tamam şimdi oldu der gibi.
Sabah hazırlığı sahneleri ; Sabahları pijamasıyla ayaklarımızın altında dolaşması, bizi izlemesi, bize birşeyler anlatmaya çalışması çok tatlı oluyor. Babası banyoda saçına köpük sıkıyor. Kıııhhhh diye bi ses çıkıyor. Mercandan tepki : "Baba kıh kıh". Bunu söylerken de elleriyle saçını düzeltiyor gibi yapıyor. Ama babasının birebir taklidi. Buradan da sabahları biz hazırlanırken bizi ne kadar iyi gözlemlediğini anlamış olduk. Ben de bir kez saçımı kurutmuştum. Sabahları aynada saçımı düzeltirken "annee vuuu" diyor. Bu aralar bir de mavi takıntısı var. Mami dediği de aslında yeşil :) Dolapta giyeceğimi seçerken ulaşabildiği mavi ve yeşil şeyleri aşağı indiriyor. ve aldığını bana uzatıyor : "anneee mami diy" diyor. Babasının kemerini kafaya sarıyor, benim iç çamaşırları boynuna geçiriyor.. baya şenlikli oluyor sabah hazırlığımız.. :)
Fırsat vermek; Taşınma ile berabere parklarda geçirdiğimiz süre arttı. Tabi bu sırada yeni şeyler öğrendi Mercaniko. Merdivenden kendi çıkmaya başladı. Aslında biraz fırsat vermekle alakalı. Bizim düşündüğümüz şekliyle olmasa da önüne bir problemi sunduğumuzda kendi yollarıyla çözebiliyorlar. Merdiven kenarlarından tutarak bir büyük gibi değil ama dizlerinin üzerinde emekler gibi çıkıyor merdivenleri. Ve her yapabildiği yeni beceri ile kendine güveni artıyor. Zeka gelişimine de katkıda bulunuyor bence bu fırsatlar..
3 kişi olmak ; Haftaiçi geldiğimizde yorgun oluyoruz, Mercan da biz de. Bütün gün yoğun geçmiş ve akşama yorgunluk kalmış oluyor. Haftasonu, özellikle pazar öğleden sonra keyfi yerine gelmiş oluyor. Bizimle iyice zaman geçirdikten, keyifli oyunlar oynadıktan sonra. Bizi bir arada görmeye hasret kalıyor. E tabi bu durumda da hep 3 kişi oynamak istiyor. Ben varsam, Levent içerilerdeyse "babaaa.. gel"... Ben yoksam, Leventle oynuyorlarsa "anneeeee..gel.."... "Aaa Mercan dedim, birimiz yetmiyoruz sana. Hangimiz yoksa onu çağırıyosun..Anneee babaaa anneee baba kızııım.." dedim. Cevabımı aldım "anneee baba annneee baba anneee baba annneee baba...." Kendince melodik şekilde taktı bunu diline :)) 3 kişi oynuyoruz tamam. Bu sefer de mesela resim yapıyorsak herkes katılmalı :)) Baba kaytarıyosa "ba-baa" diyip eline boyayı veriyor, ben kaytarıyorsam bana..Herkes burada oturacak, herkes oynacak :) Ama tabi gönüllü olmamak mümkün mü.. Gözlerindeki sevinci, gülümsemeyi görmek için neler yapmaz insan..
Çamaşır katlama; Mercan için harika bir oyun. Hangi kıyafet kimin onu söylüyor. Babasının tişörtünü bulup babaaaa, benim genelde iç çamaşırımı bulup emmmm diyor :)
Maami meselesi; Hangi rengi sorsak maaami cevabı alıyoruz. Ama sonrasında da hınzırca gülüyor. Yeşile de maviye de fazladan bir sevgi duyuyor. Sanırım ikisinin de mavi renk olduğunu düşünüyor. Diğerlerinin mavi olmadığının farkında ama yine de mavi diyor :)
Mercan dedi ki
- Bu : Su
- Dee' : Ders. Yani kalemi tebeşir, kağıt..Resim yapmak.
- Maamun : Maymun
- Taatan : Tavşan
- Mev : Kedi
- Hevhev: Köpek
- Naynay : Müzik
- Nane
- Hoppa : Elimizden tutarak hoppa diyorsa hadi kalk demek, ayaktaysak beni kucağına al demek
- Hadi
- Paama : Parmak (boya tırnağına bulaştığında, ya da yemek falan olduğunda baş parmağını uzatıp paama diyo, yani parmağımı temizle)
- Abi tak tak : Tamircilerin gelip yaptığı şeyleri arada hatırlayıp gösteriyor ve abi tak tak diyor.
- Datal ditti : Yemek yerken çatalı yere attıktan sonra
- Mercan'ın uyku rutini şöyle: Banyo, emme ve uyku.Uyku saati yaklaştığında ya da banyoya giderken Mercana soruyoruz.
-Mercan şimdi ne yapıcaz
-Eee eee
-Ondan önce?
-Emmmm
-Ondan önce?
--...(düşünme payı) Eee eee ?
- Baba ann ann : Babasını beklerken herhangi bir araba gördüğünde.
- Ayakkabı : Appı
- Biibiii : Bezelye
Taşınma
Taşındık.. Hiç tanıdığımız olmayan, hiç bilmediğimiz bir semte.. sanırım
bunu ilk defa yapmıyoruz. Benim 20. Evim olmuş bu. Tabi bir kısmını
hatırlamıyorum. Doğduğum ev Bingöl. Sonra Ankara, Eskişehir, Tire, izmir ve
şimdi İstanbul. İstanbulda 4. Ev. İlk defa kendi evimde otuyorum ama. İşin güzel
tarafı da bu. Nesi eksik nesi fazla olursa olsun bizim evimiz. Ev sahibimiz
yok, kira ödemiycez. Bir çivi çaksak bizim olacak falan gibi geleneksel
telkinlerle devam edilebilir konuya.. Evin güzel yanı ise site olması ve oyun parkı,
kum havuzu ve hepsinden önemlisi bol sayıda abla abi ve kardeş içermesi. Abla
abi profili bizim çocukluktaki profilimiz. Indık bındık kimin donu yırtık diye tekerleme bile söylüyorlar. Bazen bu "organik" çocukluk uç noktalarda seyrediyor tabi. Terbiye sınırlarının aşıldığı anlar falan.. Mercanı elinden tutup uzaklaşıyoruz. Tabi bu durumlarla mücadele etmek zamanla zorlaşabilir, Mercan büyüdükçe.. Göreceğiz..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)