Sabah..Kahvaltı hazırlıyorum. Mercana portakal suyu sıktım. Kendime de çay koyuyorum.
Mercan : "I ııh.. Onu demlemeee"
**
Bilimum bebek hayvancık konuşturmaktan sıkılan anne Mercana sadece tavşanı konuşturabildiğini söyler. Mercan bunu sessizlikle kabullenir (gibi görünür).. Aradan birkaç gün geçer. Mercan :
"Anne, bebeği konuştursana. Mercan merhaba desin"
"Ama Mercan ben sadece tavşanı konuşturabiliyorum"
"Anne senin elin var, bebeğin de ağzı var. Konuşturabilirsin aslında"
**
Her bi şeyini benim yapmamı istediği anlardan biri. Babayla beraber yapın diyorum, yok illa anne..
"Mercan, babanla da yapabilirsin. Baban kim Mercan, yabancı mı? Baban o senin"
Aradan 10 dk geçer. Mercan babasının yanına gider, sarılır.
"Baba, sen yabancı değilsin. Sen benim babamsın"
**
Tebessüm ediyorum bi sebeple. Mercan baba bakıp gülümsüyor.
"Anne, mutlu musun? "
"Evet, sen?
"Ben de mutluyum"
**
Bi gece sinirlerim ayağa kalkmış. Bizim kız sabahın köründe kalkmış. Öğlen uyumamış. Üstüne bir de gece uyumıycam diye tutturmuş. Anlatıyorum uyumamız lazım vs. Hiiç umru değil.
"Mercan hadi artık ama kızıyorum. Uyuman lazım"
"Anne kızma, üzülürsün"
Benim yelkenler suda..
**
Mercanı prizlerden uzak tutmak için, elektrik elini yakar. Hani sıcak çaya dokunduğunda elin yanıyo aynı onun gibi olur diye anlatıyoruz. Bir gün yine böyle anlatıyo babası. Bizimki düşünüp soruyo :
"elektrik babayı yakmaz mı ?"
**
Leventle eski evden mahalleden falan konuşuyoruz. Mercan: " Anne sen nerde yaşıyodun? "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder