Artık hareketlenmenin doruklarında bir "fiziksel bebek" Mercanımız. Uyandığında yatakta oturan, oturmakla da kalmayıp yatağın kenarlıklarına tutunup ayağa kalkan, durmadan her şeye tutunup kalkmaya uğraşan hareketli kıpır kıpır bir bebek.
Oturma ile ilerleme
En çok kullandığın ilerleme yöntemi ise 1-2 adım ilerle, otur tekrar ilerle. Bu şekilde bilindik anlamda dümdüz ileri gitmiyorsun evet, daha karmaşık bir yol izliyorsun. Ama bu senin en sevdiğin hareket etme biçimi :)
Ayağa kalkamıyoruuum!!
Minik hırslı bebeğim, bir yandan emekliyor bir yandan mızıldanıyorsun. Bizim yorumumuz emeklemenin sana yetmediği neden ayaklanıp yürüyemediğine hayıflandığın yönünde :) Minderlere, bize tutunup ayağa kalkıyorsun. Önce bir elini sonra öbür elini de bırakıp yüzünde kocaman bir gülümseme ile ayakta durmaya çalışıyorsun. Poponun üzerine düşer düşmez ise tekrar yeniden başa alıp denemeye devam ediyorsun.
Çimenlere yayılalım !!
Artık parka gittiğimizde, dışarı çıktığımızda bebek arabasında sabit durmak seni bozuyor, hemen hareketlenmek istiyorsun. Biz de çözümü parklardaki yeşil alanlara bir örtü sermek suretiyle seni serbest bırakmakta bulduk. Hem çimenleri çiçekleri yolarak doğa ile haşır neşir olmuş oluyorsun hem de rahat rahat hareket etmiş oluyorsun. E tabi gezimizi bir de sallanma ile süslüyoruz ki minik bir sızlanma ile bitiriyoruz bu seansı :( İnmek istemiyorsun..
21 ağustos-
Peşimde bir gölge :) Ama en sevimlisinden
Mercan artık gölgem olmak üzere. Ne tarafa doğru gidersem azimli azimli peşimden gelmeye çalışıyor. Bugün ilk defa kendisini salonun ortasında bırakmışken mutfağa doğru geldi. Salondan çıkıp eşikte oturup oradan beni dikizledi :) Banyoya doğru gittim, yönünü banyoya çevirdi. Ayaklarımın altında dolaşmasına az kaldı sanırım :))
26 ağustos -
Son 4-5 günde olanları not edeyim derken yenileri oluyor. Bu sabah Mercan salondaki L koltuğun bir ucundan ayağa kalktı ve yan yan sonuna kadar geldi. Sıraladı yani :)
Buraya gelene kadar kitaplığa tırmandı, saksı devirdi, koltuğa tutunup kalkmaya çalışırken totosunun üzerine defalarca düştü, bizi yakaladığı anda ayağımız karnımız neremize denk getirirse destek alıp kalkmaya çalıştı..
Bunlara kafayı takınca uyku muyku hikaye oldu. Uykuya yatış şeklimiz üzerinde kafa yorarken şimdi süresi de nerdeyse yarılandı. Akşam en geç 8 de uyuyan Mercananım şimdi 10 gibi sızıyor, ya emerken ya da babasının kucağında gezerken.. Hani yorgunluktan sızmasa uyumayacak, pratiğe devam edecek kerata..
31 Ağustos- 14 Eylül -
İzmir seyahati
2 haftalık bu seyahat düşündüğümden çok daha yorucu geçti. İstanbul'dan İzmir'e arabayla 8 saatte gidebildik. 1 saati susurluktaki molamız. Arabada ise bol bol kucağıma atladı Mercan ve durmadan emmek istedi. Yanında oturduğum için beni gördükçe aklına meme gelmiş olmalı ki durmadan kolumdan asıldı ve emmmeee diye bastı feryadı. Ne kadar almak istemesem de şarkı türkü ile oyalamaya çalışsam da özellikle uykusu geldiği anlarda hiçbişey dinlemedi illa emme de emme. Gece kuzenlere vardığımızda serile serile uyudu neyse ki.. Dönüşte ise 1 saat kadar tren 1 saat da uçak yolculuğumuz oldu. Kısa olduğu için daha idare edilebilir idi. Bir de zaten kucakta olduğu için koltukta oturmaya ikna et, yok 2 dk sakinleşsin diye kucağa al geri koltuğa oturt emniyet kemerlerini bağla falan derdi yoktu hiç değilse. Ama bu kez hastaydı ve ben tektim! Kendime not : Hasta bir çocukla tek başına seyahat etme! Kelimenin tam manasıyla Mercan tepemden inmedi ne trende ne uç
İzmirde zamanın nasıl geçtiğine gelirsek.. 3 parçadan oluştu seyahat. İzmir, Çeşme ve Tire.
İzmir kısmı ilk günlerimiz olması ve kısa olması sebebiyle rahat geçti. Kuzen sağolsun, rahat ettik. Bir arkadaşımız da daha yatılı kalacaktık, iptal ettik. Çünkü çocukla yatılı kalmanın ne demek olduğunu anlayınca boyumuzun ölçüsünü almış olduk. Yanımıza aldıklarımız park yatak, içinin yatağı, cibinliği, kendimizin ve bebeğimizin giyecekleri, bezi, mendili, Mercan'ın yeme içme malzemeleri, banyo malzemeleri....
İzmirde bir gün Yakaköyde, bir gün de Güzelbahçede kahvaltı ettik. Çok güzeldi..
Çeşme kısmı da ğlenceli geçti. Deniz bize sadece 1 gün için güzel bir durgunluk göstermiş olsa da eğlendik. Odamız çok güzeldi, hemen sahilin dibindeydi. Alaçatıya gezmeye gittik bol bol.
Tire kısmı ise hastalıkla geçti. Çeşmeden döneceğimiz gün ben hasta oldum, Tiredeki 2.günümüzde ise Mercana geçti. 1 gece ateşi çıktı, banyo ve Calpol ile düşürdük. Burun tıkanıklığı daha büyük dertmiş, onu gördük. Tek çaresi tuzlu su. Serum fizyolojik. Mercan artık görür görmez çığlığı basıyor. Ya canı acıyor, ya da irrite oluyor. Mecbur kullandık. Aspiratörü arada kullandık. Tiredeki doktor tavsiye etmedi, mukozaya zarar verir diye. Ama onu kullanmadan da tam olarak açılmıyor.
Hastalık sebebiyle 3 gün önce eve geldik. İyi de etmişiz. Burada bir doktora daha gösterdik. Kulak iltihabı ya da göğüste birşey yok dedi, rahatladık.. Sadece öksürük kaldı. Uyuduktan 15 20 dakika sonra öksürerek uyanıyor.. (16 eylül 2013)
Durmak yok, nerde hareket orda bereket!
Bu ay hareketlenmenin zirvelerinde Mercan.. Yürümeye başladığında ayvayı yedik demektir. Artık altını almak, giydirmek tek başına yapmanın imkansız olduğu şeyler oldu. Banyo? İki kişi bile zor :)
Dergi, kitap, deterjanlar, terlikler, ayakkabılar, kutular.. Her şeyi kaldırıyorum yavaş yavaş. Her gün bir yeri talan ediyor.
8. ay kilometre taşları
Hep geri geri emeklerken bir anda 5-6 adım ileri emekleyerek beni şaşkına çevirdin.
23 ağustos - Merhaba kitaplık, amfi, çekmeceler, kutular ve bilimum karıştırılacak şeyler
Kitaplığa tırmandın, saksı devirdin, çekmeceyi açtın, az kalsın elin sıkışıyordu :( Kutular, printer, hoparlör... etrafta ne varsa hepsini keşfediyorsun.. şimdilik kırıp dökecek kadar haşin değilsin ama o zamanlar da kapıda sanki..
26 ağustos - Sıralama
Bu sabah L koltuğu bir uçtan bir uca sıraladın ! Aferin sana, işte başardın..
1 Eylül- 15 Eylül - İzmir seyahatimizdeki gelişmeler
Alkış yapmaya, şarkı söylenince ileri geri ve sağa sola sallanmaya başladın..
Neşelendiğinde kucağımızda hop hop hopluyorsun
Her bulduğun yükseltide ayağa kalkıyorsun
Ayaklarıma dolaşıyor, tırmanmaya çalışıyorsun
Kuzenlerinle pek bir eğlendin, en çok küçük kuzenlerin Şevval ve Berile güldün. Ömer abinle de oynadın
Teyzen örümcek geliyor oyununu öğretti, geliyor demeye başladığım anda gülüyorsun
Ellerini tuttuğumda kendi kendine ileri geri sallanıyorsun, oyunu kendin başlatıyorsun (fış fış kayıkçı)
Saklambaça bayılıyorsun. Koltuk perde kapı arkasına saklanıp çıkıyoruz ve acayip eğleniyorsun
Km'lerce yol yaptın bu ay. Yeni yerler gördün.
Çeşme Ilıca'da ve Alaçatı'da denize girdin (5 ve 6 eylül). İlk seferler deniz soğuk ve dalgalıydı, hoşlanmadın ama dalgasız ve ılık olduğunda çok hoşuna gitti.. Ilıca'da simit ile seni yüzdürdük.
8. ay doktor muayenesi notları
Bu ay rutin muayenemize gitmedik. Çünkü bu ay bir kez yüzündeki sinek ısırığı, 2 kez de soğuk algınlığı için doktora gittik. Bu ziyaretlerde ölçümleri yapıldığı için tekrar gitmedik doktora.Tiredeki doktor, Tiredeki herkesin önerdiği ve sevdiği yaşlı bir doktor. Pek bilgili ve ilgili bir doktor.
Hem soğuk algınlığı muayenesini yaptı. Hem de işe başlayacağımı öğrenince gece emzirmelerini kesmemi ve öğün alışkanlığı kazandırmamı salık verdi. (Hastalık sonrası deneyeceğim bunu)
Gece 24-06 arası meme vermememi tavsiye etti. Bunun içinde aşağıdaki şekilde bir beslenme düzenini önerdi. Ben cici bebe bisküvisi kısmına katılmadım ama yorum yapmadım, bir kez göreceğim bir doktor olduğu için :
06-07 arası uyanınca meme
AÇ (aralarda yiyecek verilmeyecek)
08-09 Kahvaltı
1 çay bardağı anne sütü
Yumurta sarısı - iyi pişmiş
Lor peyniri
6-10 bebe bisküvisi
Pekmez
Üstüne hemen beklemeden meme
AÇ (aralarda yiyecek verilmeyecek)
12-13 arası öğle yemeği
1,5 çay bardağı Tarhana çorbası ya da Sebze çorbası
+ Yoğurt
AÇ (aralarda yiyecek verilmeyecek)
15 Meyve maması
Şeftali püresi + 1-2 büskivi + Üzüm suyu
ya da
Elma püresi + 1/2 muz + 2 büskivi + anne sütü + pekmez
15:30 Meme
AÇ (aralarda yiyecek verilmeyecek)
19 Akşam yemeği
Çorba + Yoğurt
22 ve 24 meme
24-06 BESLENME YOK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder