18 Aralık 2014 Perşembe

Mercanın 23. ay Maceraları (Kasım 2014)

 
Bazen Mercanda bir mimik görüyorum ya da bir söz duyuyorum. Olduğum yerde çakılıp kalıyorum. Adeta ayna var karşımda..
"Bu beniiim, sakııınnn, ı ıııh!" diyip işaret parmağını 2 yana sallaması,
"Düşersin anneciim" (yaptığı tehlikeli harekete karşılık ben zahmet etmiyim diye benim repliğimi de söylemesi)
"Anne burası yara olmuş" deyip alnımdan şlap diye öpmesi
Üstüne oturmaya çalıştığı sandalye düştüğünde : "sandallyee düşmee, uslu duuur" ( babası işe giderken uslu dur, anneyi üzme diyor)
Durduk yere yanağımı okşayıp boynunu yana kırıp "Güzel kızım annem" demesi :)
"Tabi ki de anne, tabi ki de vererim" (vererim =veririm) 
"Anne beni tutmasan olur mu?" (..yapmasan olur mu diyorum ben sık sık)
**

8 Kasım 2014 Cumartesi

Mercanla su gibi geçen günlerimiz..(Ekim 2014)





İzmirin güvercinleri Mercan'dan yem yemedik demesin. İspatımızdır :)

Mercanla 22.ay maceraları :)

Bir gün yanağımı okşadı, gözlerime bakıp gülümsedi ve "anne, seni seviyom!"
Bana ilk sevgi sözcüklerini İzmir-ce yaptı :)

**

Bizim kız sosyal yiyici-içici. Çay içeceğimiz zaman bizden önce mutfağa koşuyor, "annee bana da çay yap" diye. Yeşili var çayın bi de kırmızısı. Küçük bardak mı büyük bardak mı, mavi bardak mı kedili bardak mı derken, yerlerimizi alıp çaylarımızı içmeye başlıyoruz. Bu sefer de başlıyor "anne sen de iç,, hüüpp" "baba sen de iç, hüüüp".. Komutlar eşliğinde alıyoruz çaydan yudumlarımızı. Eğer yanında "kubaye" yiyorsak da herkes yemeli.. "babaya da verelim bir tane".. Ne yenilecekse beraber yenilenecek ne içilecekse beraber..

**

Yatma vakti gelen Mercana soruyorum.
-Uykun geldi mi kızım?
-Gelmedi biraz.

**

11 Ekim 2014 Cumartesi

Mercanla su gibi geçen günler :) (Eylül 2014)




Artık arada bir 10 dk lık çizgi fimler izlemeye başladık. Pocoyo izliyoruz şimdilik. Arada da Tom ve Jerry. Tom = Mami Tedi :) Bazen kırmızı koltuğunda izliyor, burada da "maymunlar yot, gitmişler, e ee yapmışlar" falan diyoruz galiba.. Maymunlar dediğimiz de arada bir izlediğimiz belgeseller :) Çizgifilmlerden daha çok ilgisini çekiyor..

Mercan'ın 21. ay maceraları


"Üşürsün anne, giy".. Tek başıma Mercan'ı yıkadığım gün bacaklarım çıplak, Mercandan bu inciler dökülüyor. Oluyor böyle garip anlar. Beklemediğim anda beklemediğim güzellikler..Tarif edilemez bir heyecan ve mutluluk kaplıyor içimi. Öpsem az, sarılsam az geliyor o an. Bakıp kalıyorum sadece..

"Asucum" diyor başka bir gün yine aynı duygular..

"Seni anne seniiii" diye takılıyor birgün, "Annee gel buraya" diye çağırıyor başka gün...ne zaman büyüdü de bana böyle hitap ediyor diye düşünürken aynı duygular..

***

22 Eylül 2014 Pazartesi

Düzenli oğlak Mercan :)

Mercan evimizin yeni temizlik ve düzen bakanı olma adayı.. Ben etrafı toplarken pek hevesle eşlik ediyor bana. Eline bir bez veriyorum, eğer bez kuruysa,,

-anne bitmiş, diyor. Hafif nemlendirip veriyorum! :)

**---**

Yemek masasında yemeği yemiş öyle oturuyorum, önümdeki boş tabağı göstererek..

-Anne bi daha..
+Başka yemiycem kızım
-Anne kaldır

Tabağı kaldırırım..

Masayı göstererek
-Anne sil..

:))

**---**

Yerdeki çeri çöpü en minnacık kırıntyı alıp bana getiriyor,

-Anne at..

**---**

İşimiz var :) Ama bu halleri koparıyor,
çok tatlıı...


**---**

Bu derleme toplama bazen oyunlarımızın çabuk bitmesine de sebep oluyor :) Bir yandan dağıtıp bir yandan topluyor Mercan :) Mesela hamur oynuycaz, Bana şunu yap bunu yap diyor kendisi benim yaptıklarımı bozup kutulara tıkıştırıp kapağını kapatıyor, bi de "bittiii" diyor :))







3 Eylül 2014 Çarşamba

3 1 2 5 sobeee

6 ya kadar sayıları öğrendi minik tospağa. Karışık olarak da sayıyor saklambaç oynarken.. Bir de Şahan tiplemesinin herşeye 8 demesi gibi her sorulan kaç sorusuna 3 diyor. Baba kaçta gelecek 3, kaç otobüs geçti 3 :)




1 Eylül 2014 Pazartesi

İlk şarkı :)

Aydede aydede senin evin nerede.. ilk şarkımız oldu. Pek güzel aynen bu şekilde söylüyo bıdık.

Bir de şu bombalar var;

-Canım kızıım..
-Canım annemm..

-Hapşuu
-Çot yaşa


30 Ağustos 2014 Cumartesi

Annesi vaar babası vaaar


  • Mercanın nesi var diye başlıyoruz oyuna.Çok seviyor bu oyunu.

Annesi vaar
Babası vaar
Amcası var
Öme abisi vaar
Ümman ablası vaar
Teyzesi dedesi annanesi..

  • Bilimum araba motor uçak seslerini öğrenmeyi seviyor.
Çöp arabası vuuu, uçak patpat, gemi fışfış, motor, mavi otobüs, sarı otobüs, kepçe,kamyon..

  •  "Üjüm"ü çok seviyor ve talep ediyor. Babannenin yaptığı kahkeyi de çok sevdi. Ve kebat! :)
  • Sofradan inciler;
-Aaaa baba döttüü
-Ellerim battı anne sill
-Işlak anne siill

  • Kelime haznesini sayamıyorum artık :) Çok gelişti..
  • Çöpü atalım annecim ;
- Abi alsın

  • Şarkı repertuarımız da artıyor.. Hop tavşan hop hop hooop favorimiz :) 

 
 
 

 

19. ay maceraları


Bu ay artık dil gelişimi muazzam. Papağanlıktan öteye geçip öğrendiği kalıpları cümleleri kullanıyor artık. Konuşmalarını ayrı bi post yapıcam..

Hayalgücü oynadığı oyunlara yansıdı. Eline bir oyuncak araba alıp bip bip yapıp tuşlara basıp aloo diyip dedeyi arıyor, tamam mı tamam mı diye de sohbet ediyor. Çorba yapıyor, yedirirken üflüyor. 2 yaşa yaklaştığımız için olsa gerek kendi seçimlerini savunuyor. Banyoyu suyu çok seviyor ama bazen itiraz ediyor istemiyorum diyebiliyor. Yemiycem içmiycem.. I ıh..Bu ay bir başka not düşülmesi gereken olay Fatma ablanın ayrılması, bizim talebimiz üzerine maalesef :(




Okuduğum bir çocuk gelişimi kitabında dil gelişimi için ilgi duyduğu alanda kelime öğrenmesine yardımcı olun diyor.. Mercanın da ilgi alanı : inşaat :) Ananenin evinde yan tarafta ilerleyen inşaatı anlatırken "kepçe" kelimesini öğrenmesi ile başlayan bu ilgi her yerde bolca gördüğümüz kepçe ve kamyonlarla kolayca gelişti. Çöp arabaları, kepçe ile kamyonun ortak çalışması, çıkardıkları sesler derken bize baya bir sohbet konusu çıkıyor. Parka oynamaya gittiğimizde sallanmaktan ziyade mikserin beton döküşünü izliyoruz :) Bence bir sakıncası yok..Gayet eğlenceli oluyor.

21 Ağustos 2014 Perşembe

Opsun muu opsuum :)

Mercan bu aralar "olumsuzlara" calışıyor. Bir fiilin tersini söylemeye çalışıyor. Mesela;

Öpmee
Atmaa

Tabi işin komiği de olumsuz birşey söylerken bizim gibi kafasını iki yana sallaması, olumlu ise ileri geri sallaması. Yerel figürleri öğreniyor yani bir nevi :)

Örnek diyalog:

-Öpmeee
-Ama anneler öpeeer
-Öpee (ileri geri kafayı sallayarak). Babala?
-Babalar öpsün müüü?
-Öpsüüm
-Dedeler öpsün mü
-Öpsüüm
-Abiler öpsün mü
-Öpsümm
-Yaa hayıır abiler öpmesiiin
-Öpsemin




12 Ağustos 2014 Salı

2014 yaz tatil ve 18. ay maceralarımız

Mercan temmuz ayındaki tatilimiz ve aile ziyaretimizden çok fayda sağladı.

Köyde tavuklarla oynadı, denize girdi, kumda çamurda bahçede oynadı.. Eğlencenin her türlüsünü yaşadı bu yaz..

Yandaki fotoda kuzen çetesiyle tavuk avında :)


==>>



11 Ağustos 2014 Pazartesi

Mercanla Belgrad maceramiz - temmuz 2014

Belgrad guzel bir sehir, plansiz bir sekilde karar verip vizesiz ucup gitmek icinse bicilmis kaftan. Vize almaya usendigimiz, cok uzaklara gitmeyi goze alamadigimiz, ama evde oturmak yerine gezmek istedigimiz bir 3-4 gunumuz vardi. Iyi bi tercih olmus Belgrad. Tabi daha havaalaninda dikkatimizi cektigi uzere bekar erkeklerin gozdesi bir ucus noktasi :) Ama bana kalirsa cocukla gitmek icin de gayet ideal. ==>>



2 Temmuz 2014 Çarşamba

İnek sütü :(

2-3 haftadır geceleri 2 saatte bi uyanıyordu kızçem.  Neden olduğunu çözememiştim. Emip uyuyor ama aniden annneee diyerek ağlayarak uyanıyodu :(( Uykusuzluktan bittiğim geçen gece, Mercan kıvranıyodu. Acaba acıkıyo mu diye süt ısıtıp verdim, istemedi. Sonra jeton düştü..inek sütünden olabilir mi bu uykusuzluk halleri diye düşündüm. 2 gündür gündüzleri verdiğimiz inek sütünü kestik. Ve 2 gecedir kesintisiz uykuya döndü... Biraz daha gözleyeceğiz bakalım

Güncelleme : Evet, malesef bizim yoğurdunu pek beğendiğimiz sarı kaymaklı süt Mercana fazla ağır gelmiş, kesince bu zorlu geceler bitti.. pastörize sütte böyle bir sorun yaşamadık..

Mercan dedi ki - 3 kelimelik cümleler

Mercancık sözlü iletişimi geliştirdi;

Çay saatimiz var ailecek masa başında oturup çay içip yanına bişeyler yediğimiz. Çok mutlu oluyor Mercan bu anlarda. Ihlamur,rezene ya da melisa çayı yapıyoruz ona. Bi yudum içiyo, sonra bana :

--Anne day ic (Anne çay iç)
--Baba day..

--Baba mami diy (Sabah babası giyinirken, mavi tişörtü göstererek)

--Anne mama ve (En sevdiği yiyeceklere sabırsızca mama sandalyesinde beklerken. örn: antep fıstığı)
--Anne bibi ve (Bezelye ver annee)...(Hala vermediysem) ....annee veveveveveeee (elleri açıp kapatarak isteğinin ne kadar da yoğun olduğunu anlatarak :)

Banyo saati geldiğinde..küveti göstererek :

--Anne dir (içeri girip her zamanki yerime oturmamı hatırlatıyo ;)

23 Haziran 2014 Pazartesi

Hapur hupur mamalar yemiş..

Bu haftasonu gezmeli tozmalı ve güzel güzel mamalı geçti. İlk defa mısır yedi (Bayramoğlu sahilde tazecik süt darı), ilk defa dondurma yedi. (Bebek-mini dondurma)

17 Haziran 2014 Salı

Pişme süresi de neymiş yaa!!

Şimdi bizim kız mesela paketinde makarna gördü yada buzluğu açtık kazara, ordaki donmuş bezelyeyi mi gördü. Direk yemek istiyor onu.

-An--nee..Mamm--maa..!!!

Tamam kızım deyip bi panikle kapıyorum cezveyi, içine dolduruyorum makarnayı, bezelyeyi. Ama gel gelim ateş olup pişiremiyorum! O 5-6 dakikalık pişme süresini gel de Mercana anlat.

-Anneee..Mammmaaa...

Artık diri halinden pişene kadar ocaktan Mercana servis. Yapıcak bişey yok.

Mercan dedi ki

Dün evdeydim Mercan Mercaniko ile. Cuma dudağının patlaması :( onu baya korkutmuştu, cumartesi de evde misafirimiz olması sebebiyle uykusu biraz gecikti, o sarhoş haliyle de koltukta düştü. Kafası şişti ve morardı :(( Cumartesi pazar kuzu sarması modundaydık. Pazartesi de aşıları (çocuk felci-suriyeliler sağolsın 1 ay önce yaptırdık ve menenjit) olduğu için onunla kalıp zaman geçirmek istedim.

Sabah kahvaltıdan sonra hastaneye gidip aşılarını olduk. Eskiden daha kolaydı sanki bu aşı işleri. Cama dizili bütün oyuncakları "bu" "bu" diyerek yanına dizdik, dr babası ben aaa bu neymiş o neymiş falan diye oyalamaya çalıştık ama yine de yattığı yerde sağa sola dönerek kendince olayı sabote etti. Fazla ağlamadı neyse ki..Odadan çıktığımızda unutmuştu bile..

Parkta oynadık biraz, favorimiz kum havuzu..5 dk diye uğradığımız parkta 1 saat kadar durduk. Kanka adayımız Deniz de oradaydı. (Aralarında 10 gün var Denizle. Tipleri de benziyor. İkisininde poposunda bez, çiçekli tayt. Paytak yürüyüş..Çok şekerler. )

Eve geldik..

Çamaşır seriyordum balkonda. Mercan da yanımda. İşim bitti. Sonra Mercan masayı işaret etti.

-Anne aç aç

Açtım masayı. Sevindi. Sonra:

-Anne sil sil.. İçerden bi havlu aldım geldim. Sildim. Yüzü yine güldü. Ama baktı ki elimdeki bez her zaman kullandığım bez değil. Mutfağa gitti. Bezi gösterdi.

-Anne bu buu..

Sonra gösterdiği bezle sildim masayı. Yüzündeki zafer tebessümü iyice genişledi.

Ardından içeri geçti. Mama sandalyesini gösterdi. Balkona çıkardım sandalyesini, karşısına da ben oturdum. Bi de üzüm ve kiraz getirdim. Mutluluğun doruklarında etrafı izleye izleye ıhmm ıhmm (çok lezzetli manasında) yaparak yedi meyvesini..

Şirin misin nesin sen Mercan yaaa! :)

3 Haziran 2014 Salı

17. ay maceraları - pek çok gelişmeler, olaylar olaylar...

Bazı dönemler var, yeni bir çağ açılmış gibi oluyor. Yani her ay pek çok yeni gelişmeler oluyor. Ama bazı zamanlarda bu gelişmeler şaşırtıcı oluyor ve çok net hissediliyor. Ve şunu diyorsunuz : "Mercan çok değişti..."

Çocuktan al haberi; Son 1 aydır da konuşma pratiğini artırdı, iletişimimiz çok güçlendi. Cümlelerin bir kısmını ıh ıh'lar ile tamamlasa da bildiği kelimelerden de koyuyor, Mercanca bir anlatım oluyor. 2 kelimelik cümleler, bir de beden dili boyutuyla çok şey anlatıyor. Fatma abla Mercan'a yelek örüyordu. Bir kriz anında Mercanı oyalamak için elime geçen ip yumağını verdim, Mercan'a. Mercan : "teyze... ciciii..I ıhhh" Cici derken kendini gösteriyor, ı ıhhh derken de parmağını iki yana sallıyor. Yani teyze onunla bana cici örüyor, ı ıhh ellemiyoruz dedii... Sonra ertesi gün Fatma ablaya soruyoruz, evet diyor, ı ıhhh kızım onunla oynanmaz, ben sana onunla cici yapıcam, böyle giyiceksin diye anlatıyormuş... E bana da sizi anlatıyor diyor Fatma abla..Banyo yaptın mı kızım diye soruyormuş. Mercan da "Anne kıh kıhh, baba vuuu". Anne kıh kıh derken saçını yıkar gibi yapıyor, baba vuu derken de havluyla kuruladığını anlatıyomuş. Aynen dedim ben yıkıyorum, Levo kuruluyo..

Oyunlar;  Taşınma ile beraber park hayatımızda oyun ihtiyacını büyük ölçüde kapattı. Karıncaları izliyoruz, salıncak, kaydırak, kum, taşlar, abilerin ablaların bisikletleri topları.. Özellike scooterlara musallat olmayı seviyor. Geçen bi scooter dar İpe benzer bulduğu herşeyle (kemer, kablo vs) ip atlamaya çalışıyor. Hop hop diyerek yerinde yaylanıyor :)

Bebekleri ile de çok tatlı oynuyor. Uzun süredir görmediği bi bebeğini gördüğünde kucağına alıp sarılıyor. Sıkı sıkı sarıyor, öpüyor. Hatta kendisi emmeden önce Ayşeyi getirip "ayseee emm" diyip bana Ayşeyi veriyor. Ben emziriyo gibi yapıyorum çok hoşuna gidiyor.

Yeme içme ; Çatal kullanabiliyo. Minik parçalara çatalı batırıp, yiyebiliyor. Sonra da bize bakıp alkış bekliyor :) Pet şişeden su içebiliyor. Antep fıstığına bayılıyor. Kiraz denedik son zamanlarda, bayıldı!! Bezelyeye de asla hayır diyemiyor. Yeme içme konusunda bize (anne babaya) biraz nazlanıyor. Genelde hedeflediğimizin yarısını yedirebiliyoruz. Çok da üzerine düşmüyoruz. Protein yedirebildiysek, balık, yumurta.. dert etmiyoruz. Naneyi çok seviyor. Birşey yedirmek istiyorsak gizli silahımız nane :) Hatta önüne bir tabakta koyuyorum, minik elleriyle çorbaya yoğurta döküyor. Bi de sonra "hıh" diyor. Tamam şimdi oldu der gibi.

Sabah hazırlığı sahneleri ; Sabahları pijamasıyla ayaklarımızın altında dolaşması, bizi izlemesi, bize birşeyler anlatmaya çalışması çok tatlı oluyor. Babası banyoda saçına köpük sıkıyor. Kıııhhhh diye bi ses çıkıyor. Mercandan tepki : "Baba kıh kıh". Bunu söylerken de elleriyle saçını düzeltiyor gibi yapıyor. Ama babasının birebir taklidi. Buradan da sabahları biz hazırlanırken bizi ne kadar iyi gözlemlediğini anlamış olduk. Ben de bir kez saçımı kurutmuştum. Sabahları aynada saçımı düzeltirken "annee vuuu" diyor. Bu aralar bir de mavi takıntısı var. Mami dediği de aslında yeşil :) Dolapta giyeceğimi seçerken ulaşabildiği mavi ve yeşil şeyleri aşağı indiriyor. ve aldığını bana uzatıyor : "anneee mami diy" diyor. Babasının kemerini kafaya sarıyor, benim iç çamaşırları boynuna geçiriyor.. baya şenlikli oluyor sabah hazırlığımız.. :)

Fırsat vermek; Taşınma ile berabere parklarda geçirdiğimiz süre arttı. Tabi bu sırada yeni şeyler öğrendi Mercaniko. Merdivenden kendi çıkmaya başladı. Aslında biraz fırsat vermekle alakalı. Bizim düşündüğümüz şekliyle olmasa da önüne bir problemi sunduğumuzda kendi yollarıyla çözebiliyorlar. Merdiven kenarlarından tutarak bir büyük gibi değil ama dizlerinin üzerinde emekler gibi çıkıyor merdivenleri. Ve her yapabildiği yeni beceri ile kendine güveni artıyor. Zeka gelişimine de katkıda bulunuyor bence bu fırsatlar..

3 kişi olmak ; Haftaiçi geldiğimizde yorgun oluyoruz, Mercan da biz de. Bütün gün yoğun geçmiş ve akşama yorgunluk kalmış oluyor. Haftasonu, özellikle pazar öğleden sonra keyfi yerine gelmiş oluyor. Bizimle iyice zaman geçirdikten, keyifli oyunlar oynadıktan sonra. Bizi bir arada görmeye hasret kalıyor. E tabi bu durumda da hep 3 kişi oynamak istiyor. Ben varsam, Levent içerilerdeyse "babaaa.. gel"... Ben yoksam, Leventle oynuyorlarsa "anneeeee..gel.."... "Aaa Mercan dedim, birimiz yetmiyoruz sana. Hangimiz yoksa onu çağırıyosun..Anneee babaaa anneee baba kızııım.." dedim. Cevabımı aldım "anneee baba annneee baba anneee baba annneee baba...." Kendince melodik şekilde taktı bunu diline :)) 3 kişi oynuyoruz tamam. Bu sefer de mesela resim yapıyorsak herkes katılmalı :)) Baba kaytarıyosa "ba-baa" diyip eline boyayı veriyor, ben kaytarıyorsam bana..Herkes burada oturacak, herkes oynacak :) Ama tabi gönüllü olmamak mümkün mü.. Gözlerindeki sevinci, gülümsemeyi görmek için neler yapmaz insan..

Çamaşır katlama; Mercan için harika bir oyun. Hangi kıyafet kimin onu söylüyor. Babasının tişörtünü bulup babaaaa, benim genelde iç çamaşırımı bulup emmmm diyor :)

Maami meselesi; Hangi rengi sorsak maaami cevabı alıyoruz. Ama sonrasında da hınzırca gülüyor. Yeşile de maviye de fazladan bir sevgi duyuyor. Sanırım ikisinin de mavi renk olduğunu düşünüyor. Diğerlerinin mavi olmadığının farkında ama yine de mavi diyor :)





Mercan dedi ki


  • Bu : Su
  • Dee' : Ders. Yani kalemi tebeşir, kağıt..Resim yapmak.
  • Maamun : Maymun
  • Taatan : Tavşan
  • Mev : Kedi
  • Hevhev: Köpek
  • Naynay : Müzik
  • Nane
  • Hoppa : Elimizden tutarak hoppa diyorsa hadi kalk demek, ayaktaysak beni kucağına al demek
  • Hadi
  • Paama : Parmak (boya tırnağına bulaştığında, ya da yemek falan olduğunda baş parmağını uzatıp paama diyo, yani parmağımı temizle)
  • Abi tak tak : Tamircilerin gelip yaptığı şeyleri arada hatırlayıp gösteriyor ve abi tak tak diyor.
  • Datal ditti : Yemek yerken çatalı yere attıktan sonra
  • Mercan'ın uyku rutini şöyle: Banyo, emme ve uyku.Uyku saati yaklaştığında ya da banyoya giderken Mercana soruyoruz.
-Mercan şimdi ne yapıcaz
-Eee eee
-Ondan önce?
-Emmmm
-Ondan önce?
--...(düşünme payı) Eee eee ?
  • Baba ann ann : Babasını beklerken herhangi bir araba gördüğünde.
  • Ayakkabı : Appı
  • Biibiii : Bezelye

Taşınma

Taşındık.. Hiç tanıdığımız olmayan, hiç bilmediğimiz bir semte.. sanırım bunu ilk defa yapmıyoruz. Benim 20. Evim olmuş bu. Tabi bir kısmını hatırlamıyorum. Doğduğum ev Bingöl. Sonra Ankara, Eskişehir, Tire, izmir ve şimdi İstanbul. İstanbulda 4. Ev. İlk defa kendi evimde otuyorum ama. İşin güzel tarafı da bu. Nesi eksik nesi fazla olursa olsun bizim evimiz. Ev sahibimiz yok, kira ödemiycez. Bir çivi çaksak bizim olacak falan gibi geleneksel telkinlerle devam edilebilir konuya.. Evin güzel yanı ise site olması ve oyun parkı, kum havuzu ve hepsinden önemlisi bol sayıda abla abi ve kardeş içermesi. Abla abi profili bizim çocukluktaki profilimiz. Indık bındık kimin donu yırtık diye tekerleme bile söylüyorlar. Bazen bu "organik" çocukluk uç noktalarda seyrediyor tabi. Terbiye sınırlarının aşıldığı anlar falan.. Mercanı elinden tutup uzaklaşıyoruz. Tabi bu durumlarla mücadele etmek zamanla zorlaşabilir, Mercan büyüdükçe.. Göreceğiz..

11 Nisan 2014 Cuma

Mercan'ın 15. ay maceraları

3 ay oldu yaşını dolduralı Mercaniko..


15. ay sendromu diye bişey var mı acaba :) Ya da hani şu meşhur 2 yaş sendromu 2 yaştan once gelir mi? Sendromik hallerimiz var son zamanlarda, haydi bakalım hayırlısı..
İstediğini yaptrırmak için eğer tatlı olması gerekiyorsa sonuna kadar, eğer cadı olması gerekiyorsa o da sonuna kadar..

Mesela benden meme mi istiyor, geliyor, öpüyor, cici yapıyor, bacaklarıma dolanıyor, sevimli sevimli gülüyor. Beni iyice yumuşatıyor. Sonra gayet net gözümün içine bakıp me-me! diyor. 


Parka topuyla gidiyoruz. Başka çocuklara sorgusuz sualsiz veriyordu topunu eskiden. Şimdi topu alıp vermeyen çocuk modelini keşfetti. "Demek ki vermemem gerek, versem bile 2 saniye içinde geri vermiyorsa kıyameti koparmam gerek" davranış kalıbını öğrendi :) topu verdiği anda yüzünde bir endişe beliriyor, ver topumu yeeeaa!!

Mesela biz sıcak bişeyi ona verirken üfleyip veriyoruz ya, geçen gün brokoli koydum tabagina,  üüffff yapti sonra yedi. ArtiZ! 

Hm evet artık tabağı da var, tabak olmadan yemiyor hatta, kendi seçecek, kendi karar verecek, kendi üfleyecek, ne yapacaksa kendi yapacak..

Terlik giymeyi öğrendi. Ben bir de terlik aldım ona. Ayağına takıyordu ama yürürken terlik geride kalıyordu. Sonradan terlikle beraber adım atmayı öğrendi.

Derdini yarı kelimelerle yarı beden diliyle gayet güzel anlatıyor. Mesela hadi uyumaya gidicez diyorum. Eee eee diyo bi yanda da kafasını sallıyo.. Bir de nenni diyo (uyuturken ninni söylüyorum onu diyor:) Tavukları anlatıyo, bilibili diyo, bi yandan da ellerini çırpıyo.. Kuşları anlatmak istiyo aaaa-aaa diyo bi yandan da kanat çırpar gibi yapıyo.. Kaka yaptın mı diyorum üfff diyo, bi yandan da burnunu buruşturuyo.. Emzirirken ayaklarıyla oynamamı, yiyo gibi yapmamı istiyo ayaklarını ağzıma sokup namnam diyo.. Bebeklerine yemek yediriyo, mam-ma diyerek.. 

Uyuturken herkes uyudu, baba uyudu, dede uyudu diye anlatıyorum. Emiyo emiyo sonra duruyo abla ?? diyo.. O da uyudu diyorum.. Devam ediyo sonra soruyo : Hav hav.. Aaa-aaa (kuş)... herkesin uyuduğundan emin oluyoruz ondan sonra uyuyo :) 

Bu arada hala benimle sadece emerek uyuyo, Fatma abla sallayarak uyutuyo..

Sosyalleşmeyi çok seviyo. Geçen gün Ümoş geldi. Peşinden ayrılmadı. Abla abbllaaa diye diye..Yüzümüze bakmadı desem yeridir. Parka çıktığı zamanda abi görünce de seviniyo ama illa ki ablalar! Bayılıyo onlara. Kendine yakın görüyo sanırım. Parka gittiğimizde artık her oyuncağa binmek istiyo. Tahtaravalli, kaydırak, zıpzıp, salıncak tabi ki de.. Zıpzıpta mesela büyük çocuklar zıplıyolar, onların arasına karışmaya bayılıyo..



Bizim minik buda'da bir tavirlar haller ki cadilik, inat, efelik ama bir yandan da roller, sevimlilikler hepsi bir arada :)

Bir de büyüdüğünü kendi de biliyor ve bizim bütün hareketlerimizi taklit ediyor

Taklitin bir de papağanlık boyutu var, o da sahane :) beraber, abooo, kardes, allaaahim, afiyet olsun gibi kendi kulvarinda zorlu olan kelimeleri söylemeye çalışıyor, baya da başarılı taklit ediyor..Kelimelerin yetmediği yerde başlıyor : "Bıdıbıdıbıdıdbııdı" diye.. 

Ama sadece papağanlık değil, ondan da öte bilincli sekilde kelimeler de söylüyor. Geçen dışarıda yemeğe çıktık. Masada zeytin vardı, zeytini çok seviyor. Başka seyler teklif ediyordum ki zeytini gosterip 'deytin' dedi. Evde nanenin yerini öğrenmiş. Yemek yerken birden aklına geliyor, rafı gösterip na-ne diyor. Fatma abla kahvaltıda ekmeği naneye batırıp veriyordu Mercana, naneye alışmış, çok da seviyor. Zeytin ve naneyi koyuyormuş Fatma abla, zeytini naneye batıra batıra yiyormuş. Balığı da nane limon ile servis ediyoruz kendisine, balığı batıra batıra yiyor. Eğer açsa ve canı istemişse avuçlarıyla ittire ittire bir balık yemesi var ki mest oluyorum! 

Bazı ünlemleri de öğrendi. Ufff gibi cik cik gibi.. Kadiköye gittik metroyla. Orda hamburgerciye gittik. soslu patatesi bayıla bayıla yedi. mamaa mamaa ııhhm ıııhmm(kafa iki yana sallanarak) diyerek. sonra kilisenin orda klarnetçi ve gitarci vardi, onlari dinledik. dansetti hatta mercan, muzige uyumlu salina salina.. dönüşte acıktı sanirim. memeee meeemee.. ortaligi ayaga kaldirdi. elini memeye dogru sokmaya calisiyo falan. sonra şöyle dedi: 'memeee...cik cik cik'. sasirdim kaldim :) muz verdim, hafif sinirli bi tavirla hızlı hızlı yedi, muz bitince devam etti feryat figana. Arabaya kendimizi zor attık.









27 Mart 2014 Perşembe

An-neemm ve son zamanların maceraları

Bugünlerde bana çok düşkün Mercan kuzu. 2/3 gündür evde raporluyum ama dinlenebildiğimi söylemek zor. Tepemde kapımda bacağımda peşimde :) elimden tutup beni odalar arasında gezdiriyo. Planı gereği odasına götürürse meme verebileceğimi hesaplıyo kurnaz tilkiii.. Wonder weeks sağolsun bir atak döneminde olduğumuzu öğrendim. Aynen harfi harfine yaşadıklarımızı anlatıyor. Bu dönemden hayırı netlikle kullanmayı öğrenerek çıkmamızı tavsiye etmiş ayrıca ww, trouble 2 istemiyor isek :) gülmeyi sevimli olmayı ağlamayı ısrar etmeyi dener, istediğine ulaşmak için diyor. Her dediğini yapmayın diyor.. Orta karardayız sanki. Mercan da orta karar. Herşeyi tutturmuyor ama merak ettiği bişey varsa katiyen ikna edip kandırıp oyalayıp unutturamıyorsun.. Neyse fazlaca üzerine düşünmeyi sevmiyorum, göreceğiz zamanla..

Bugünün şaşırtan olayı: başparmağım başparmağım nerdesin şarkısını söylediğimde parmaklarıyla şarkının oyununu yapmasıydı.. Gülüyor bi de kerata yapabildiğinin farkında :)

Kitapları hala favorisi, çok seviyor. Favorimiz resimlerdeki bütün teyzeleri dedeleri ablaları bulmak, aaa tabi bi de kedileri.. Pişş pişş

Herşey yerli yerine

Bu sıralar beni çok burun silerken görüyor, selpak bulup bana getiriyor, burnuma tutuyor. Kulak temizleme çubuğunu kulağına götürmeye çalışıyor. Bugün bir de bulduğu bir cd yi cd çalara koymaya çalıştı. Baya da yaklaştı :)

Park güzeli

Havalar artık güzel. 2 saati geçen park maceraları oluyor Mercanın. Arkadaşi var: ismi Tanem. Aynı saatlerde parka gidiyorlar, güzel oynuyorlarmış. Tebeşirle yere resim yapıyor. Top oynuyor. Ben bunları Fatma abladan dinliyorum ve fotolarına bakıyorum :(


Dans dans

Dans figürlerimiz de artıyor. Ayaklar eller ama en güzeli metalci rockçı gibi kafa sallama kısmı :) uyy çok tatlıııı..








Kelimeler artarken..

Bizim anlayacağımız şekilde :

Maamun (maymun)
Ayı
Tatlım (kendince)
Canım (kendince)
Amma( amca)
Elma
Bu (su)
Aaag ag (kuş, martı ve karga karışımı)
Annemmm babbbaamm teyzemm dedeemm ( sahiplenmece)
Meecaan (kendince)

Ve yer yer şaşırtan bazı tek seferlik çıkardığı kelimeler : arı gibi mesela :)

17 Mart 2014 Pazartesi

Polonezköy Country Club

Burayı Mercan'ı geç, Levo ve ben de çok sevdik. Aaa pony aaa o ne sülüün.. Keçi yavruları ne tatlı.. Eşeğe bak Mercan, arkadaşım eşşek derken Mercandan çok biz eğlendik nerdeyse..

Doğal yaşamları çok etkilenmeden yaşıyor hayvancıklar, hayvanat bahçelerindeki gibi bir zülüm yok.. Horozlar sülünleri kovalıyor, minik keçiler annelerinden süt emiyorlar.. Pony'ler otluyor, Mercan "mam-ma" dedi onları görünce :) Köpekçikler güneşte uyuyor.. Siyah kuğu kendini temizliyor, minik maymun verilen çekirdekleri ustaca çitliyor.. (sadece maymun için doğallıktan uzak bir kafes vardı diyebilirim)

Çocuklu bir buluşma ve doğada deşarj olmak için ideal bir mekan. Düz alanlar da mevcut, çocuklar koştursun.. Doğanın tadına baksın diye..

Gece nöbetleri yeniden

Bir süredir kesintisiz uykunun tadına varmaya başlamıştım. Sabah çok erken (6,5) gibi kalksa da neticede gece uyanmıyorduk

Azılar mıdır, büyüme sancısı mıdır, nedendir bilinmez, nazlı bu aralar Mercantoş

Hafta sonu bacaklarıma yapışık gezdi. Gece 1-3 nöbetteydik. Yatakta oturduk falan bir ara. Öööyle karşılıklı oturup birbirimize baktık. Gözlerini kaşıdı. Kukla gibi elleri önde, bacaklar 45 derece ayrı birbirinden. Öyle tatlı ki. Gecenin 2 sinde türlü şebeklikler türlü tatlılıklar. Güldürdü beni. Ama bir ara kızmadım da değil. N kere emzirdim. N. sinde sızdı artık..

13 Mart 2014 Perşembe

14. ay doktor muayenesi notları

Boy, kilo ve baş çevresi gelişimi iyi. Azı dişleri (üst) hareketlenmeye başlamış. Köpek dişleri de aktif (çıkmak üzere) Başka bir sıkıntı yok (çok şükür)

Doktor muayeneleri çok sakin çok rahat geçiyor. Sadece tartıya konmayı sevmiyor, orada ağlamaya başlıyor :)

Ve git gide kısalıyor. Soracak sorumuz, kaygılanacak konumuz yok (çok şükür:)

Anne,baba,teyze, pişpiş, hevhev

Mercan sabah kalktığında, emerken, oynarken bazen durup ann-ne diyor. Efendim kızım diyorum. Yine ann-nee diyor.. Cevap veriyorum.. Ann-nee..Sonra bab-ba..Tey-ze.. Sonra düşünüyor pişpişş diyor.. Karşı pencerede bir kedi var, onu çağırıyor.. Sonra hevhev diyor.. Yani alt kattaki komşu.. Bu kadar. Bir gün içinde en çok iletişimde olduğu 5 canlı.. Ekmeğini paylaştığı Çilli ve bir de cansızlardan "ayççee" var.

8 Mart 2014 Cumartesi

Çilli (Penceredeki Martı Kardeş)

Geçen cumartesi Mercanın kahvaltısından artan yumurta ekmek ne varsa camın önüne koymuştum yine. Her zaman koyuyorum, kargalar, güvercinler ve martılar geliyor. Hem de Mercan onları yakından görmüş oluyor..

Yine böyle yaptık. Çilli işte o zaman geldi. Yumurtayı bir güzel yedi. Sonra gitmedi ama.. Cama tık tık vurdu. Sonra mutfak camına gitti. Yine tık tık tık..sonra salon.. sonra mutfak. Alacaklı gibi vuruyor cama.

Önce yaralı mı , acaba içeri alsak mı falan dedik. Ama cama doğru gittiğimizde kaçıyordu. Daha önce yaralı bir güvercin gelmişti cama, o kaçmıyordu. Elimize almamıza da birşey dememişti. Ama bu martı cama doğru yaklaşınca kaçıyordu.

Birkaç gün sonra evde kahvaltı etmeye kaldım sabah. Fatma abla Mercanın kahvaltısını ettirirken ben de atıştırdım. Sonra cama bir martı gelmesin mi ? Fatma abla bu çilli martı hep geliyo, cama tıklatıyo dedi. O sırada da Çilli yine alacaklı gibi cama vuruyo :)

Bugün yine geldi Çilli.

Mercan yemeğinden, ekmeğinden uzatıyor ona. Mam-ma diyerek. Hatta akşam yemeğinde Çilli yoktu. Hava kararmıştı. Mercan cama doğru baktı. Al dedi. Elindeki makarnasını uzattı :)

3 Mart 2014 Pazartesi

İlk tiyatro macerası

Ctesi günü ilk kez çocuk tiyatrosuna gittik. Oyunun ismi Boncuk’tu. Üsküdar, Kerem Yılmazer sahnesinde. Oyuna biraz geç kaldık. Salona girdiğimizde salon karanlıktı, kendi yerimizi bulamazdık zaten. Ama karanlıkta Mercan kucağımda, yere ürkek ürkek tanıya tanıya basarak ilerledim. Koltukların arasındaki merdivenlerden birine oturdum. Sahnede bir oyuncu vardı, karanlıkta parlayan beyaz bir giysisi vardı, beyaz renkte. Dansediyordu. Mercan karanlıktan ve bir anda değişik bir ortama girmekten korkarak ağlayabilir diye düşündüm ama hiç de öyle olmadı. Kucağımda sessizce sahneye baktı, izledi. Sonra ışıklar açıldı. Oyun başladı. 1 kedi ve 1 köpeğin arkadaş olmasının hikayesiydi. 20 dakika kadar izledi kucağımda. Sonra biraz kıpırdanmaya başladı. Etraftaki abilere ablalara baktı. Biraz yanımızda ayakta durdu. Orada da sıkılınca ben de sahnenin en önüne götürdüm, ben merdivende oturdum, o da ayakta durdu. Neyse ki sonra müzik başladı, oyuncular herkese gazete dağıttılar. Müzik de son dönemin popili şarkısı gangham style. Mercan da abilerle ablalarla dansetti, bir yandanda keyifle etrafı izledi..

Sonra oyun bitiminde Deniz bekledik- kadın oyuncu benim drama dersi aldığım Deniz hocaydı. Çıkması zaman alınca kulise girdik, bir foto çekilmek istemiştik ama Deniz yorgundu. Mercan sahne tozunu yuttu, iflah olmaz artık dedi oradakiler =)

Ctesi günü bir güzel olay daha oldu: Mercan şöyle güzel bir An-ne dedi. Ande, adde gibi şeyle söylüyordu ama artık gayet net bir şekilde “anne” diyor. Yaşasııın.. Anneee, Mercaaan, Annneee, Mercaan..

“Haaa-yııı” diyor bir de. Hayır diyeceğimiz şeyi biliyor, mesela :ağzına kağıt götürme ve yeme. Hem yapıyor hem de bir yandan hayır deyip gülüyor.

Söyleye geldiğimiz şarkıları tanıyor artık. Arkadaşım eşşek, ceviz adam favoriler. Bir de music together şarkılarını seviyor hello everybody, driving in the car.. Bu şarkıların el hareketlerini de öğrendi, şarkıda sırası gelince hareketini yapıyor. Ceviz adam şipşapşop(alkış) burnu uzun lülülü(nanik) saçları rüzgar vuvuvu(saçları okşa, rüzgar işareti yap) karnı davul gümgümgüm(karna davul) bize güler hahahah ceviz adam gitti vahvahvah (bittiii)

27 Şubat 2014 Perşembe

Çocukla müze gezmek hayal değilmiş.. Sırada kamp, trekking ve yurtdışı var

Mercan 14. ayında. Artık eskiden yapabildiğimiz -neredeyse- herşeyi yapabilmeye başladık. Müze gezmek bana baya uzak geliyordu. Aslında denemek gerek. Gittikten sonra gördüm ki aslında Mercan daha küçükken Ergoyu takıp da gitmek mümkünmüş. Bu kadar beklemeye gerek yokmuş. Şimdilerde de mesela bir trekkinge ya da bir kampa katılmak ya da yurtdışı seyahati biraz zorlu geliyor. Denedikten sonra beklememize gerek yokmuş diyecek miyim bakalım..

2 hafta önce antep gezimiz sırasında Zeugma'ya gitmiştik. Geçtiğimiz hafta sonu da (23 şubat) İstanbul Moderne gittik. Tamamen plansız bir şekilde, otoparkı olduğu ve hava kapalı olduğu için haydi gidelim diyerek gittik.. İyi ki de gitmişiz. Sergileri çok beğendiğimden değil ama kendimize olan cesaretimiz arttı diyebilirim. Mercan gayet uyumlu, etrafı inceledi. Tabi eserlere dokunmak istemesini ve güvenliğin gülümseyerek dokunmuyoruz demesini saymazsak :) Sonra da ay sen ne tatlısın demelerini... Aslında değişik yerlere gitmek her ne kadar bizi zorluyorsa da , bazen cesaret edemiyorsak da, hep sonrasında şöyle diyorum  :  "iyi ki gitmişiz.. Mercan için iyi oldu.."

Totoyu kaldırmak lazım.

İtalya ? Kamp ? Trekking ? Neden olmasın..

Bir de İnternette gezinirken bir çocuk kampına rastladım. Bu yaz sezonu için sadece çadırlarda yer kalmış.ç Seneye biraz daha erken davranıp tahta evlerden yer kapmayı hedefliyorum. Linki şöyle :

http://www.kampagidelimmibaba.com/

24 Şubat 2014 Pazartesi

13 aylık Mercan'ın kelimeleri

Yazar burada ses tekrarlarından bahsetmeyecek tabi ki. Eğer öyle olsaydı ilk aylarda an-ne diyen Mercaniko şu anda bana "abba, baba, teyze" diyor da şöyle net doya doya güzel bir anne demiyor :)

Bilinçli olarak, söylemek isteyerek ya da bizi taklit ederek söylediği kelimeleri sıralayacağım. (Tabi ki kendi özgün stiliyle söylüyor bu kelimeleri)

- Baba (En çok en net ve en severek :)
- Ayşe (Bebeğinin adı :)
- Aç (Mesela şişenin kapağını açmamızı istiyorsa)
- Dede (Beyaz sakallı ya da yaşlıca gördüğü herkese)
- Abla-Abi (4-5 yaşında bir çocuk gördüğü zaman)
- Teyze (Fatma ablaya)
- Havlu

18 Şubat 2014 Salı

Seyahatta tanıdım seni Mercan :)

Hani derler ya, bir insanı en iyi seyahatta tanırsın diye. Ben de kızımı Gaziantep gezisinde daha yakından tanıdım adeta..

Uçak yolculuğu sırasında artık ayaklanmış 1 adet Mercan'ı kucağımızda oturtamayacağız diye düşünüyordum. Heralde servis masasının arkasından dolaşacağız diye bekliyordum.

Ancak hiç de beklediğim gibi olmadı. Giderken akşam 18 sularıydı. Kalkışta kulakları ağrımasın diye emzirdim. Uyuyakaldı. İnmeye bir 15 dakika kalana kadar da uyudu.. Dönüşte ise yolculuk öncesi güzel bir uyku çekti. Yola çıkmak için uyandırdık, o derece :) Dolayısıyla zaten uçakta (akşam 8) uyumasını beklemiyorduk. Ama hiç huysuzlanmadı. Gayet tatlı tatlı oyunlar oynadı. Eline pet şişe verdik, kapağını takıp çıkarmaya çalıştı. Derginin resimlerine baktık. Yanındaki, önündeki koltuktaki kişilerle göz kontağı kurdu ve onlara gülümsedi.

Dönüşte hava alanı oldukça kalabalıktı. Havaalanında özellikle bebekler olmak üzere çevresiyle iletişim halindeydi Mercan. Hatta yeni bir şey başlattı : utanır gibi yapmaca :) Buna ay sen ne tatlısın falan dendiği zaman gülümserdi, artık utanır gibi yapıp benim bacaklarıma sarılıyor, kucağımdaysa kucağıma gömülüyor, sonra tekrar o kişiye bakıyor, sonra tekrar utanıyor..

Gaziantep'te de zamanımız gayet keyifli geçti. Zeugma müzesine gittik. Müzeyi yürüyerek gezdi Mercan ve gayet mutluydu gezerken. Yeme içme ve parka gitme kısmını da eklersek değmeyin keyfimize modundaydık özetle

Ben Mercanın ne kadar büyüdüğünü farkettim bu seyahat ile. Gayet uyumluydu, en güzeli söyleneni anladığı için anlatabilme lüksü. Bak şimdi uçuyoruz, gidiyoruz, burada bekliyoruz vs gibi..

Minik buda büyüyor..

26 Ocak 2014 Pazar

Mercan'ın 12.ay maceraları

Bugün 27 ocak 2013. Bu ayın yazısı biraz gecikti.

 Bu ay Mercanın doğum günü pastasını üfledik. 1 yaşı doldurdu, bebekliği bıraktı ve çocukluğa adım attı Mercanımız. Evimizde ufak bir doğum günü partisi düzenledik. Arkadaşlarımızı ve Fatma Ablayı çağırdık. Mercan çok mutluydu. Günün “kişisi” olduğun bilir gibi bir hali vardı. Ev daha önce hiç bu kadar kalabalık olmamıştı. Ben biraz endişeliydim, huzursuz olur my diye. Sabah etrafı topladık, biz etrafı toplar ve hafif telaşla etrafta koştutrurken tabi ki de Mercan yatıp uyumadı. Ayaklarımıza dolanarak gezindi. Çok sık görmediği büyük elektrik süpürgesini inceledi. Ne yaptığımızı çözmeye çalıştı. Ama oldukça eğlendi. Sıkıcı geçen rutin günlerden bir farkı olmasına sevindi. İşimiz bittiğinde saat 12 civarıydı. Farkında olmadan baya yoprulmuştu. 12 gibi uyudu. Saat 1,5 kadar uyudu. Kalkınca da güzelce yemeğini yedi. Kasıtlı olmasa da bu uyku ve yemek işini misafirlerden önce halletmemiz günün çok güzel geçmesine yardım etti. 2,5 gibi herkes gelmişti. Mercan herkesle iletişim kurdu. Kucaklarda gezdi. Oyuncaklarını uzattı. Pastanın üzerinde muma hayretle baktı. En eğlenceli kısmı ise benim hazırladığım videoyu izlerken verdiği tepkiydi. TV’yi hiç izletmedik Mercana. Dolayısıyla duvarda asılı o siyah kocaman ekranın neye yardığını bilmese de hissediyordu. Kumanda ile tv’yi açıp ekranda çıkan “sinyal yok” yazısını izliyordu çocuğum :) Video oynamaya başladığnda “evet işte biliyordum, bu ekranda birşey olabileceğini biliyordum” dercesine elini tv’ye doğru uzatarak heyecanlı sesler çıkardı. Ama bir yandan da dansediyor arka planda çalan müziğe. Belki de videodakinin kendisi olduğunu anladı. Onu anlatmaya çalıştı. Ama şu kesin ki videoyu izlerken çok ğelnedi ve heyecanlandı. Onun dışında yemece içmece. Misafir bebelerin bir kısmı partiyi uyuyarak geçirdi. Mercan dinlenmiş olduğu ve çok heyecanlı olduğu için 5-6 ya kadar ev boşalana kadar gözünü kırpmadı. Sonra zaten erkenden huzur ve mutlulukla uyudu.

Parti hikayemiz böyle. 12.ay maceralarımıza gelirsek..