12 Aralık 2013 Perşembe

Mercan'ın 11.ay maceraları

Bugün 12 aralık 2013. Geçen sene bugünlerde, 14 aralık 2012'de doğum iznine ayrılmıştım. Evde geçireceğim -muhtemelen- 3 haftam vardı. Mercaniko 5 gün daha ekledi gerçi bu bekleyişe. Mutlu ve heyecanlıydım bugünlerde. Güzel bir modum vardı. Şimdi de mutluyum. Hem de böylesine tatlı bir bebeğe, sağlıklı şekilde sahip olup onun 11. ayının tamamlandığını gördüğümüz için çok şanslıyım. Geçen sene tanımıyordum henüz, ama şimdi hayatımın en önemli yerine tahtını kurmuş durumda.

Ananesinin ziyareti

Bu ay ananesi geldi Mercanın 1 haftalığına. (14 kasım-21 kasım)

Hemen ondan tay tay'ı öğrendi. Annem tay tay tay kızıma tay tay diye şarkı söylüyor Mercan da koltuğa tutunup annemin yanına geliyor. Hemen ellerini çekip alkış yapıyor, desteksiz ayakta duruyor. Bir yandan da olduğu yerde yaylanıyor.

1 ay kaldı 1. yaş günümüze. Her bir ay bana muhteşem değişiklikler oluyor gibi geliyor, ve hep aynı şeyi yazıyorum ama yine aynı şeyi yazmaktan kendimi alıkoyamayarak diyorum ki : Bu ay Mercan çok değişti!! :))

1-2 adım atmaya başladı. Sonuna doğru ya yere çöküyor, ya da bize doğru kendini atıyor. Tek elini tutup yürütebiliyoruz. Kelime haznesine eklenen bir kelime yok. En çok kullandığı kelime bababababa...Eliyle durmadan bir yerleri gösteriyor. Odasındaki lambada asılı duran baykuşu çok seviyor. Baykuş nerde diyoruz gösteriyor. Ve kendince birşeyler anlatıyor..Işıkları açıp kapatıyor. Düğmelere meraklı, nerde bir çevirilecek basılacak birşey görse hemen çözmeye uğraşıyor. Kavanoz kapakları, asansör düğmeleri, pikap, anfi düğmeleri... ne bulursa..

19 Kasım 2013 Salı

Mercanın 10.ay maceraları – diyalog zamanı

Konuşma

Bu ay Mercan konuşmada baya ilerledi.

Atmasyon Mercanca konuşmalar dışında arada bir kullandığımız kelimeleri o kadar iyi taklit etti ki şaşırmaktan kendimizi alamadık.
Şişşş / Hapşu / hatta "Çok yaşa" kelimelerini taklit ediyor.

Hapşurduktan sonra ona çok yaşa dedik hemen arkasında o da “çok yaşa”yı öyle başarılı taklit etti ki Leventle baya heyecanlandık, belli edemedik, Mercan korkmasın diye..
Bahçedeki kedilerle oynamaya gidiyoruz, onlara gee geee diye bağırıyo. Gel diyo yani J
Bir de ce-eee oynuyorken cee diyor.
Bir akşamüzeri Levent, Mercan’a, “gidelim mi babacım” dedi.. Mercan da cevabı yapıştırdı : “Gidelim”
Düşen bir tabağın ardından “Git-tii, “balık ister misin” deyince “balıık” cevabı iyi taklitle çıkardığı diğer kelimeler..
Kapı çaldığında geee ge demesi de bir başka şahanelik,bu aya özel..Yumuk yumuk ellerini de kıvırırken bir yandan..
Bir öğlen eve gittiğimde babasını özlemiş olacak ki, bütün öğlen ba-ba?? diye dolaştı..

24 Ekim 2013 Perşembe

Bebeğini bırakıp işe dönen bir annenin itiraf manifestosu

Götürüler, getiriler, hayat dediğimiz elimizde kalanlar

Ve işte iş hayatına döndüm.
Hani ne zamandır kafamda kurguladığım, sorguladığım, ve artık yüzde yüz vazgeçtiğime dair kalıbımı bastığım iş hayatına..
Ara ara kafamda işe dönme konusunda “yok o sayfa benim için kapandı” diyen sesim yankılanıyor.  
Ay diyorum canım yaaa ne kadar da kendinden emin, daha öğrenecekleri var.

21 Ekim 2013 Pazartesi

Bebekle deniz tatilinde nelere dikkat etmek lazım(mış) - Mercanla tatil maceralarımız

Mercanla ilk yazımızda iki kez tatile gittik. İlki temmuzda bozcaada, ikincisi de eylülde çeşme. Bozcaadada butik otelde, çeşmede 5 yıldızlı ılıca otelde kaldık. İlk defa 5 yıldızlı otelde hatta ilk defa yıldızlı bir otelde kaldık, genelde pansiyon ya da butik otelde hatta çadır ya da bungalovda kalırdık. Çocukla beraber düzenimizi değiştirmeyeceğiz, aynen devam edelim, o bize uysun... der idik. İlk tatilde kısmen buna benzer bir felsefe ile bozcaadada bir butik otel seçtik. Ama bu tatil bizi yeni kriterlerle tanıştırdı. Bu yeni kriterleri de göze alarak ikinci bir tatili Çeşme Ilıca için planladık. İşte maceralarımızın detayları :

BOZCAADA

Temmuz başında Mercanla ilk tatilimize çıktık, Bozcaadaya doğru yol aldık.

Bozcaada daha önce 2-3 kez gittik. Temiz, masmavi, soğuk suyuyla mest eden bir deniz ; taş döşeli sokaklar, pencerelerinde rengarenk çiçeklerle süslenmiş şirinlikte yarışan evleri, camında "bazen kapalıdır" yazan kitapçısı, balıkçıları, insanda kitap okuma isteğini, şarap içip hayat üzerine felsefe yapma isteğini tetikleyen atmosferi ile favori tatil yerlerimizden biridir.

Mercanla tatile gidecek miyiz, gitmeyecek miyiz, ne zaman gitmeliyiz, nereye gitmeliyiz derken yaz gelmiş çatmıştı. Önceden bilet almadığımız için güneye kaçamıyorduk, 6 aylık bebekle 10 saatlik araba yolculuğunu göze alamadık. Tatil dediğin kasarak yaptığın bişey olmamalı, rahatımızı da düşünelim, yakın bi yere gidelim dedik. İstanbula yakın yerler sınırlı malum. Ve hepsi kuzey ege, soğuk deniz. Soğuk denizden kaçamayacağız, bari kalacak yeri güzel seçelim de, Mercanı denize sokmasak da biz dinlenelim dedik.


16 Ekim 2013 Çarşamba

Mercan'ın 9.ay maceraları - Oyunlar şarkılar şakalar

Mercan 9. ayında doyamadığımız bir bebek oldu. Oyuncu, afacan, şirin, mutlu..

Oyunlar şarkılar şakalar komiklikler falan

Salıncağa ve özellikle yanında sallanan kişilerle iletişim kurmaya bayılıyor. Onlara gülüyor, sesleniyor, onları inceliyor.

Artık kendi dilediği gibi oyun oynamak isteğini belli ediyor. Yanında otururken elimizden yakalayıp ileri geri sallanmaya başlıyor. Yani hadi fış fış kayıkçı oynayalım diyor adeta.

2 Ekim 2013 Çarşamba

Anne olmadan önceki halime mektup-1

Anne olduğunda neler olacak merak ediyorsun değil mi, tek bildiğin bu konuda hiçbirşey bilmediğin. Sadece etraftan duyulan uykusuzluk hikayeleri. Amaan diyorsun ne kadar zor olabilir. Hem o kadar da uzun süreceğini sanmam. Doğuma odaklanmış durumdasın. Ben sana bir sır vereceğim: hamilelik hayatının balayı, harika bir dönem, tadını çıkar. Doğum? Zorlukları olsa da harika bir deneyim ve sadece 1 gün. Annelik? Sadece 1 gün 1 ay değil, Hayatının geri kalanında anne olacaksın. Buna hazır ol. Sadece bir dönem falan değil, artık başka bir kimliğin daha olacak : Mercanın annesi

1 Ekim 2013 Salı

Bakıcı maceramız

"Bakıcı" aramak. Bebeğini emanet edeceğin, güvenebileceğin, beğeneceğin birini bulmak. Heralde insanın başına gelen en zor süreçlerden biridir bu. Annenin bakıcıya bırakıp işe dönme gerçeğiyle yüzleşmesinden sonra tabi ki.

Bakıcı seçiminde 3 kişiyle yüzyüze, 10 kadar kişiyle de telefonda görüştük. Fatma ablayı seçtik çünkü

1-Fatma abla çocuklarla iyi geçinen biri, bu Mercanı sevişinden, samimiyetinden çok net hissediliyordu.
2-Öğretmen lisesi mezunu, bu çocuklarla ilgili eğitim almış olması anlamına gelir.

16 Eylül 2013 Pazartesi

Mercan'ın 8. ay maceraları - Kıpır kıpır bir ay

Kıpır kıpır
Artık hareketlenmenin doruklarında bir "fiziksel bebek" Mercanımız. Uyandığında yatakta oturan, oturmakla da kalmayıp yatağın kenarlıklarına tutunup ayağa kalkan, durmadan her şeye tutunup kalkmaya uğraşan hareketli kıpır kıpır bir bebek.

Oturma ile ilerleme
En çok kullandığın ilerleme yöntemi ise 1-2 adım ilerle, otur tekrar ilerle. Bu şekilde bilindik anlamda dümdüz ileri gitmiyorsun evet, daha karmaşık bir yol izliyorsun. Ama bu senin en sevdiğin hareket etme biçimi :)


Ayağa kalkamıyoruuum!!
Minik hırslı bebeğim, bir yandan emekliyor bir yandan mızıldanıyorsun. Bizim yorumumuz emeklemenin sana yetmediği neden ayaklanıp yürüyemediğine hayıflandığın yönünde :) Minderlere, bize tutunup ayağa kalkıyorsun. Önce bir elini sonra öbür elini de bırakıp yüzünde kocaman bir gülümseme ile ayakta durmaya çalışıyorsun. Poponun üzerine düşer düşmez ise tekrar yeniden başa alıp denemeye devam ediyorsun.


22 Ağustos 2013 Perşembe

Hamilelik ve anneliğe geçiş - (Bazıları postpardum depresyon da diyorlar)

İngilizcedeki "feeling blues" deyimini hep sevmişimdir. Hani hüznü, kederi, hatta depresyonu öyle güzel anlatır ki, türkçede de buna benzer bir deyim olsaydı keşke diye hayıflanırım bazen. Bizde bir sıçtın mavisi var ama bu tam olarak aynı zerafette değil :)

Hüznü tarif eden bu "blue", güneş batımından 10-15 dakika sonra fotoğrafçılarca "mavi saat" da denilen anlardaki "mavi" olsa gerek..  Bir günün bittiğini haber veren bu mavi, öylesine güzeldir ki, bitmesin isteriz, karanlık gece gelip bu maviyi kaplamasın.. ama karanlık çöker, artık önümüzde uzun bir gece vardır; belki soğuk, karanlık, ıssız ve belki yapayalnız geçecek bu gecenin ardından yine gün doğacaktır. Bizim yapmamız gereken geceyi telkinle, sabırla atlatıp, sabaha karşı ufka gözümüzü dikip tan kızıllığını beklemek olacak.

13 Ağustos 2013 Salı

Mercan'ın 7. ay maceraları

Bu ay baş döndürücü idi Mercandaki değişim ve gelişim. Bakışları değişiyor, tepkileri değişiyor. Artık hoşlanmadığı ya da eğlendiği zamanları çok net anlatabiliyor. Eğlenme zamanı ise durup dururken sıradan bir harekete kahkaha atıyor. İlgi istediği zaman gözünü gözümüze dikip bakmamızı bekliyor, baktığımız anda da gülüyor :) Bazen bebeksi bebeksi ağlıyor, dudaklarını bükerek ama bu, ağlamanın işe yaradığını çözdüğü için uydurma bir ağlama :)

Oyuncaklarla baya zaman geçiriyor artık. Her eline aldığı nesneye benim adına "Mercan testi" dediğim standart bir sırada bir dizi test yapıyor kızım. Her eline aldığını sallıyor, sallıyor, sallıyor... Tabi bu bir bez parçası ise hoş oluyor, halaş başı gibi :) Ama yok büyükçe birşey ise (örneğin tepsi) de farketmez hepsini sallaması lazım. Önce sağ ile sonra biraz da sol ile sallayalııım. İyice salladık mı, sonra ağzımıza alalım. Isıralım yalayalım. Emilebiliyorsa emelim. Sonra işimiz bitince test tamamlanmıştır nesneyi bir kenara atalım :)


10 Ağustos 2013 Cumartesi

Ek Gıda Maceramız - BLW (Bir Nev'i VEK (Ver Eline Kemirsin) )

Ek gıdaya geçişte izlenen yol, diğer her konuda olduğu gibi anne-bebek kombinasyonunda özelleşiyor. Annenin özelliklerini bebeğinkine ekliyor, annenin özenini bebeğin huylarına bölüyor, annenin rahatlığını bebeğin istekleriyle çarpıyorsunuz ve bulduğunuz formül bir diğerinkine mümkün değil uymuyor, tamamen size ve bebeğinize özgü tekil bir formül çıkıyor ki bunu sadece ve sadece siz ve bebek çözebiliyorsunuz. Siz tek başınıza değil, bebekle beraber.

O sebeple hiçbir konuda bebekle inatlaşmaya gelmiyor.

16 Temmuz 2013 Salı

Yatır kaldır yeniden ama modifiye

Hayat rutindir. Bebek bakmak da öyle. Bir süre önce başarıya ulaşıp, beklenmedik bir biçimde vazgeçmek zorunda kaldığım tracy teyzenin yatır kaldırına geri döndüm. Bu sefer ağlamasına biraz daha izin vereceğim. Sakinleştirmek için emzirmeyi kaldırıyorum, çünkü emerken garanti uyuyakalıyor. Bu seferde meme=uyku bağlantısını koparamıyor, tersine güçlendiriyoruz. 

Birçok şey farklı tabi ki. Memede uyuma kafasında iyice yerleşti, Emmmeee memeemmm diye ağlayan bir Mercan var karşımda artık. Üstelik bebekten çok çocuk gibi artık. (6.ay)

Emzirerek uyutmaya bir son vermeye kararlıyız bu sefer, eşimin de tam desteği var. Mercanın 97p üzeri olmasının sebebinin bu olduğunu hissettiğimiz için motivasyon kaynağımız da güçlü..

Haydi bakalım, oyun başlasın!

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Mercan'cım katı gıdanı nasıl alırsın canım, BLW / Montessori / Geleneksel ?

Ben bu ek gıda işi için çok heyecanlıyım. Bebeğim artık 6 aylık ve yepyeni tatları keşfetmeye hazır. Ben şimdiye kadar çok mini porsiyonlarda yoğurt, tuzsuz peynir, şeftali, armut, elma, patates, domates tattırdım. (Eh baya bir tat keşfetmiş bile bizim minik)



12 Temmuz 2013 Cuma

Mercan'ın 6. ay maceraları



Hareketli, bol minderli, kıpır kıpır bir ay

20 haziran - Yaklaşık 1 haftadır kızıma yeni yeni şeyler tattırmaya başladım. peynir yoğurt domates kiraz armut :)) hepsini şap şup emdi, güzel mi diye sorduğumda da kocaman sırıttı :) sanırım iştahımıza katı gıdadan da devam edeceğiz. Tontişim beniiim.

2 temmuz - Mercan artık desteksiz çok rahat oturuyo, bi yandan da oyuncaklarıyla oynuyo. Ihlamur ve su içmeye başladı biberondan. Süt de içiriyorum bazen. Pek severek içmiyor sütü biberondan. Hatta emzirmeye karşı da iştahı eskisi gibi değil. 5 dk emip bırakıyo. Gerçi sütüm oldukça fazla, belki de hızlıca çekip doyuyordur.. Dişten midir sıcaklardan mıdır bilinmez, huyları değişti. 6. Ay dolmak üzere ondan da olabilir belki.

Yatağında yatır kaldır yaparak uyutmuyorum, uyutamıyorum artık, çok sıcak çünkü. Terliyor, bana da sıcak basıyor. En iyisi bir mola verelim dedim. Pusette uyutuyorum sallayarak. Ama iyi haber koridorda değil salonda ışıkta vs. Koltuğumda otururken bi yandan kitabımı okurken sallıyorum. Uyuyakalıyor 2 gündür.. Bakalım bu yöntemle devam edeceğim. Zira artık memede uyumuyor..

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Sıcaklaaar!!

Mercanın kış çocuğu olmasından mıdır, harika kol bacak kıvrımlarından mıdır bilinmez, yaz geldi ve bu çocuğa bir haller oldu! Diş etlerimizin de kabarması 3 ve 4 nolu dişlerin habercisi ise vay halimize :)

27 Haziran 2013 Perşembe

Diş maceraları !

Diş maceralarımız erken başladı. Ben de ilk dişimi 5,5 aylıkken çıkararak kızım sana bu mirası aktardım evet ama sen benden de hızlı çıkarak 4,5 aylıkken ilk 2 dişini (alt ön) patlattın !

11 Haziran 2013 Salı

Mercan'ın 5. ay maceraları



12 mayıs 2012 - Mercan artık bebek gibi değil de daha çok çocuk gibi.. Bakışları o kadar anlamlı ki. Oyunları anlıyor. Bir iki kere oynayınca bir sonraki sefer gülüyor, hoşuna gidiyor. 2-3 saatlik dışarı çıkmalardan hiç çekinmez olduk. Gittiği yerde etrafı izliyor. Yabancılara arada bir ağlıyor.


Mercan ilk anneler günümü annneee diye ağlayarak, acıkınca tavlamak için gülücükler saçarak, direnişleri sebebiyle yatırmaktan vazgeçip salona getirdiğimde aslan annem boşver uykuyu bakışı atarak kutladı bugün. Sıradan bir gün bile güzel, anne olunca.

Bugün 16 mayıs. - Uyku eğitimi muhteşem geçiyor. Henüz tamamlandı diyebilceğim kadar çok süre geçmedi. Ama özellikle son 2 gündür sonuçlar gerçekten sevindirici. Bakalım nasıl devam edecek..

Haftaya annanesi geliyor Mercanımın. Çok seviniyorum. Aileden birinin de onun büyümesini görmesini, onu sevmesini çok istiyorum. Annemi de görmek iyi gelecek.

20 mayıs pztesi -  Ctesi günü Mercan güzel bi uyku çekince koyulduk yola.. Burgaza. Hava tahminimizden daha sıcaktı. Ben kat kat giydirmiştim kızı. Daha bi de yanımıza ceket ve battaniye almışız! Dışarı çıktık araba hamam.. Vapura geldik oturduk, Mercanın yanaklar kıpkırmızı. Birkaç dakika sıkıntıyla huzursuzlukla etrafa baktıktan sonra ağlamaya başladı. Hemen üzerini soymaya başladık. Çıkardığımız her parçada yüzü biraz daha gülüyordu, en son sadece body ile bıraktık. Ve kahkaha attı Mercanımız. Meğer pişmiş çocuğum :)

31 Mayıs 2013 Cuma

Uyku maceraları 4 - Aksiyon zamanı

Eh artık uygulamaya geçme zamanım geliyor. İşin en zor kısmı bu.

Burada belki 1 sayfada özetlenecek ancak bir de bana sormalısınız. 30 dk hatta 50 dk ya kadar ağladığı oldu ve buna dayanmak gerçekten bugüne kadar başıma gelen en zor işti diyebilirim. Bir de Tracy kitabında kulağınızı pamukla tıkamayı deneyin, tabi ki bebeğinizin ağlamasına duyarsızlaşın diye söylemiyorum ama bebeğinizin uykuya geçmek için attığı çığlıklar kulaklarınızı ağrıtabilir diyordu. Peh kadın ne yaptın demiştim okurken. Ama kulaklarım günlerce çınladı ve başım inanılmaz ağrıdı. Fiziksel olarak bu kadar zorlayan bu yöntem ayrıca psikoljik olarak da yoruyor insanı, ek olarak da kulak ve baş ağrısı. Heyhat, daha yok mu??

28 Mayıs 2013 Salı

Uyku maceraları 3 - Plan Zamanı

Yorgunluktan bitap halde, kitaplardan okuduklarımı, çevreden duyduklarımı, netten araştırdıklarımı, bloglardaki tecrübe yazılarını evirip çeviriyorum kafamda..

Şimdi hepsini bir potada eritip kendime ve Mercan'ıma göre bir plan oluşturma zamanı.

Uyku eğitimi için doğru ay hangi ay ?

Doktorumuza uyku eğitimine ne zaman başlamalıyız diye sorduğumuzda "aslında her zaman uyku eğitimi verebilirsiniz, memede uyutmayın, yatağına tam uyumadan koyun ve piş pişleyerek uyutun" diyordu. Bu aslında sanırım bütün uyku eğitimi tekniklerinin ortak olarak söyledikleri temel nokta. Kimisi sandalye diyor, kimisi sarıp sarmala diyor, kimisi yatır kaldır diyor ama temelde aman ha memede uyutmayın diyor.

Doktorumuz sadece 7.aydan önce ağlatmayın diyordu.

Kim West yönteminin, 6. aydan sonra uygulanmasını tavsiye ediyor ama önceki aylar için de bebeği yatağa uykulu koymayı öneriyor.

Tracy Hogg ise 4. aydan itibaren Yatır kaldırı uygulamayı öneriyor.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Uyku maceraları 2 - Eteklerimdekileri dökme zamanı

Eve geldiğimde Mercan yine kolayca uykuya geçmiyor.

Bir önceki günün yorgunluğu ve doktordaki diyaloglar ile yüzleştiğim sıkıntılar üzerime gelmiş. Canım sıkkın. Mercan'ım da muhtemelen benim gerginliğim, uyku saatinde doktorda olmamız ve yorulmuş olması gibi sebeplerle uykuya geçemiyor. O uykuya geçemedikçe ben daha da karamsarlığa gömülüyorum.

En sonunda uyuyor. Ben de başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başlıyorum.

Ne okudun ne duydun ne gördün bugüne kadar ? diye soruyorum kendime.

Çevredeki tecrübeler ?

Çevremdeki bütün bebekler ayakta, salıncakta hatta battaniyede sallanarak uyumuş/uyuyor. Anneme ben nasıl uyuyordum diye soruyorum, odanın içinde turlarken seni de kucağımızda piş pişlerdik diyor. Yorulup sırayla yaparlarmış bu işi. Durdukları anda da çığlığı basarmışım, yürümeleri gerekirmiş illa. Aklıma yatmıyor tabi ki bunun tek çözüm olduğu ama başkası nasıl mümkün olabilir bilmiyorum, kitaplarda değil, gerçek hayatta ? Soruşturuyorum, her çocuğu olana soruyorum, bebekken nasıl uyuttun. Aldığım cevaplar : emzirerek, ana kucağında sallayarak.. Birkaç kişi kendi kendine uyuyordu cevabı veriyordu, ama hani yatağa koydun ve kendi kendine uyumuyorsa, nasıl alıştırmak lazım'ın cevabını çevremden bulamıyorum.

Kitaplar aldım, okudum. Kitaplar yazıyor da yazıyor. İnsanın inanası gelmiyor. Tıh! Sen gel de benim bebede uygula bunu diyorsun.

İşte kitaplardan notlar :


18 Mayıs 2013 Cumartesi

Uyku maceraları 1 - Uyku problemleri ile yüzleşmek

Mercan'ın 4. Ayını doldurmasına 2 gün kala 4. Ay muayenesi için doktorumuza gittik.

Mercanı etraflıca kontrol eden doktorumuz Mercan'ın gece 3 saatte bir kalktığını, gündüz de tek başıma olduğum için dinlenme fırsatım olmadığını duyunca bana acıyan gözlerle bakıp çözüm üretmeye çalıştı.

Geceki bir beslenmeyi biberonla babaya devretseniz?
Biberon almıyor.
Gece uykuyla alır.
E sütü ısıt, getir bebeğe ver diyene kadar bizim minik buda ortalığı yıkar. Ben de uyanırım, o zaman ne anlamı kalacak...
Doğru...

Eşim doktor ve ben gözlerimizi duvarlarda gezdiriyoruz..ve bu 3 kişiden ikisi benim yerimde olmadıkları için kendilerini şanslı sayıyorlar belki de.

17 Mayıs 2013 Cuma

Girizgah

Merhaba blogger dünyası,

Bendeniz Mercan Anası.

2012 mayısından itibaren hayatımın en mutlu aylarını geçirerek, keyifli bir hamilelik neticesinde Mercanı kucağıma aldım.

Bundan 4 ay önce Ocak 2013 te anne oldum. Son 4 aydır seve seve evde tek başıma bebeğime bakıyorum. İş hayatında şimdilik "pause" düğmesine basmış durumdayım. Eninde sonunda kucağını açmış beni bekleyecek olduğunu biliyor olsam da bir süre sanki dönmeyecekmişim gibi düşünmek hoşuma gidiyor. Şimdilik bütün enerjimi fikrimi hayatıma giren minik tontiş kızıma ayırmak istiyorum. Bu bana da iyi geliyor, iyi hisseden bir anne de bebeğe.

Doğayı seviyorum. Müziği, kitapları, yemek yapmayı, Egenin otlarını, mis gibi baharatları seviyorum. Toprağı, çiçekleri seviyorum.

İsterim ki doğayla iç içe tertemiz güzel bir evim olsun, sade, yettiği kadarına sahip olduğum bir hayatım olsun.

Her şeyin zamanı olduğuna inanıyor, bir gün bu hayalimin gerçekleşeceği günü bekliyorum.

Bu hayalim gerçekleştiğinde ise sonbahar gelsin. Kırmızı yapraklı bi ağacın altında şekerleme yapayım. Hafif serin bi rüzgar essin. Fly me to the moon çalsın. Uyukluyim. Hayaller kurayım.  Benim yastığım yaşlı bi ağacın gövdesi olsun. Çimen kokusu, yosun kokusuna karışsın. Mercanım da yeşillikler içinde koşsun, gönlünce oynasın..

Tekrar merhaba,

Mercanla maceralarımı takip edebileceğiniz bloğuma hoş geldiniz..

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Mercan'ın 4.ay maceraları


Bugün 12 nisan, Mercanım 3 ayını doldurdu bugün. 4. Ayı başlıyor. Bu ay bi çok yenilikle doluydu Mercan için. 7 nisan akşamı Anne dedi. Çığlık atıyor, tiz sesler çıkarıyor. Elimizden hafif destek alır almaz doğrulmaya çalışıyor. Kahkahalarla gülüyor. Eğleniyor. Sıkıldıysa da asla gülmüyor :) Elleriyle sürekli bizim yaptıklarımızı taklit ediyor ama en çok da hıııı hııııı şeklinde sesler çıkarak elii yumruk yapıyor. Heralde bu benim gösterdiğim seni gidi hhhmmm seni gidiii'nin taklidi. Özgün bir yorumu demek daha doğru olur :) Seni gidi hareketine kafayı takmış durumda, bir elinin işaret parmağını gösteriyor öbür elini yumruk yapıp sallıyor. İşaret parmağını gösterdiği eli sallayamıyor henüz. Seni gidiii hıııı şeklindeki söylenmeyi de ayrı olarak yapıyor, yumruğunu havaya kaldırıp eline baka baka. Çok alem, mükemmele erişene kadar durmak yok, çalışmaya devam!!

Uyku konusunda ise bel sırt omuz kol ne varsa feda olsun Mercanın uykuları yoluna :)) Bugün 4 kere 45 dakikalık uyku uyudu kızım, ve ben her seferinde 45 dakikayı da uzatmak için kucağımda ve yatağında salladım, bir de gece uykusu. Toplamda 9 kez uyutma seansı geçirdik yani :)) Ama geçen haftaya göre daha iyi bir konumdayız sanki ya da ben alıştım ve de kabullendim.. Kimbilir :)


11 Nisan 2013 Perşembe

Mercan'ın 3.ay maceraları

16 mart. Gunduz uyumadı Mercaniko dun ve bugun. Dun de bugun de yarimsar saatlik "felaket uykusu" uyudu 2 kez. Dun banyo sonrasi emzirip uyuttum, gece uyudu. 2 kere kalkiyor geceleri. 2 ve 5 civari. Sonra sabah da 7 gibi kalkiyor artik.

Mercan son bir haftadir falan kumaslari uzerine orttugumuz battaniye veya elinin yakininda bez vs ne varsa tutuyor. Dokunuyor. Emzirirken elimi uzun suredir tutuyor zaten.

Tukurukleri cok artti, surekli yutkunuyor. Ve bir kismi da agzindan akiyor :)

17 Mart- Bu hafta gün içindeki rutinimiz genel olarak şöyleydi ;

Sabah 7-8 arası kalkıyo canım kızım, sabah neşesi yerinde oluyo. Salona götürmüyorum nispeten soğuk olduğu için. Yatakta sohbet oyun bakınmaca. 45 dakika-1 saat sonra hafif bir mızıldanma başlıyo. Emziriyorum, memede uyumaması için elini sıkıyorum, yanağını okşuyorum vs. Yatağına koyduğumda yarı uykulu ama uyanık olmasına çalışıyorum. Sonra yatağında biraz pış pış :) uykusu ya 45 dakika ya da 2.döngüye geçebilirse 1,5 saat sürüyor. Bu şekilde 3 uyku uyuyor. Bir kez 12-1 gibi dışarı gidip hava alıyoruz. Arabada ya da slingte de kestiriyor. Akşam 7 gibi banyo yaptırıyoruz. Banyoda küvetinde su içine sokuyoruz. Havuz gibi oluyor,yüzdürüyoruz içinde :) seviyor. Sonra 10-12 arası 1 kez daha emmek istiyor genelde uyanmadan emiyor.. gece boyunca da 2 kez kalkıyor, 2 ve 4 gibi. Aynı şekilde emip uyuyor genelde. Gün içinde uyanıkken de oyun halısında ya da ana kucağında kendi kendine oyalandığı süre artıyor.

11 Mart 2013 Pazartesi

Mercan'ın 2. ay maceraları

Bugun 14 subat.. Sevgililer gunu :) Bizim artik sevgilimiz Mercanimiz. 5'ten 10 bucuga kadar kus uykusu modunda uyuyup uyanan yumos, simdilik uyuyor bakalim. Kucakta omuzda sicakligimizla cok guzel uyuyor ama yataga koyunca bir sure sonra soguk geliyor olsa gerek uyaniyor :)

16 subat ilk hastalik gunumuzdu diyebilirim sanirim. Bir onceki aksam yemeginde kv'nin yaptigi acili tava yemegini yemistim. Yesil biberler vardi icinde, baya acilardi. Bebegime dokunabilecegi hic aklima gelmedi. Sindirimin 12 saat surdugunu varsayarsak sabah 8 civarlarindaki emmesinde Mercan memeyle kavga ederek emdi. Biraz emdi, biraz agladi, memeyi itti istemedi, geri emmeye calisti, cuku acikmisti muhtemelen.. Biz anlayamadik. Ctesi oldugu icin Levent de vardi. Levent annesine goturdu Mercani uyutsun diye. 10 bucuk gibi uyudu. 12 bucuga kadar uyudu. Ama iste bu uykudan sonra hic rahat edemedi. Yarim saat uyuyor, sancilanarak aglayarak uyaniyor. Emiyor, uyuyakaliyor sonra braz kestiriyor tekrar aglayarak uyaniyor. Belki simdi uyur, damla verelim, surup, rezene derken.. Aksami ettik. Aksam 8 de hala durum ayni olunca ilk kez fitil verdik yarim. Kv verdi ben bakamadim :( cani cok yanacak sandim. Ama asidaki kadar aglamadi. Biraz soylendi azicik agladi o kadar. Sonra 15 20 dk icinde kakasini yapti. Sonrasinda huysuzlugu azaldi ve gece rahat uyudu.16 sinda yasadigimiz huzursuzluk durumu Ertesi gun yani 17 pazar gunu de devam etti biraz, gunduz. Gece yine duzeninde uyudu, gece 2 kere kalkti, beslendi ve direk uyudu.. Bu sabah da 18 i.. Sabah 8 de kalktiginda emdi, biraz oynadi bakindi, yatagina yatirdim, ben de yatakta biraz kitap okuyordum.. Gozlerime bakip mirildanip gulumsedi.. Haftasonu yasadiklarimiz Belki buyume atagi idi.. Daha onceki gulumsemelerinden farkliydi gulumsemesi. Daha sonra emzirme yastigina kafasini destekleyerek yatirdim, cok hosuna gitti. Biraz sarki soyledim. Ali babanin ciftligini ve beni gulumseyerek dinledi!! Cok mutluyuum.. Buyuyor tatli cilegim..

12 Şubat 2013 Salı

Mercan'ın 1. ay maceraları

1. hafta

İlk haftada Mercan cogunlukla deriiin derin uyudu. Emdigi zamanlarda da cok uzun sureler degil kisa kisa emdi. Bol bol kaka yapti, koyu renkli.. Bu kakalar anne karnindaki beslenmesinden kalanlarin atildigi kakalarmis. O yuzden rengi koyu. (Anne oldugunda bebeginin kakasi en onemli gundem madden olabiliyor, tabi gazla beraber)





Haftanin ortalarina dogru doktor kontrolune gittik. Kilo almis veledimiz. 3700 dogan bebeto 3900 oluvermis :)) Anne baba olarak ilk gururlanmamamizi orada yasadik denebilir heralde. Sarilik da olmadan gecirdik ilk haftayi.. Bol bol emmenin faydalari ile kolay gecti duyulanlara gore.

İlk banyomuzu yaptik 15 ocak, 3. Gunde. Suyu sevdi, adina haksizlik etmedi Mercan.

İlk gunlerde odanin nemi yeterli mi, emzik vermeli miyiz, tirnaklarini kesmeli miyiz gibi sorular acemi gunlerin sorulari oldu. Doktordan aldigimiz cevaplar en dogru olanlar olmayabilirmis, sonraki haftalarda bunu anladik. Emzik vermeyin anneyi emzik olarak emiyo zaten bebek diye verilen cevap sayesinde su anda 4. Haftamizda emzik savasi vermekteyiz. 5. Gunde denedik ve istemeyince cok da zorlamadik. Biraz zorlasaydik simdi belki de bu kadar savasmazdik. Belki de ama belki de... Belki de degismeyecekti..

İlk hafta bol bol fotosunu cektik hevesli ebeveynler olarak. Soyduk sogana cevirdik kanepeyi studyo yaptik :) minik ellerini ayaklarini, totosuna kadar belgeledik.

2. Hafta

19 Ocak 2013 Cumartesi

Doğum maceramız - Hoşgeldin Mercan!

Bugun gunlerden 19 ocak 2012. Ve Mercan artik 1 haftalik! :)

40 haftanın 7 ocak pztesi dolmasi ile o hafta pztesi carsamba ve cuma nst ye gittik an-ka'ya, muayenehaneye. Pztesi doktor nstye goz atti, suyuma bakti kizimizin, kalp atislari guzel, suyu guzel sozleri ile evimize donduk. Bir de doktor 40 hafta doldu, 10 gun daha bekleyebilirim, 10 gunden sonrasi risk olur dedi. 17 sinde kendisi yurtdisinda olacagi icin, 16 sinda ben yapabilirim sezeryan ya da bir 24 saat daha beklemek isterseniz baska doktora yonlendirebilirim dedi. Biz de kendi doktorumuz olsun istedik. Acibadem hastanesinden ayin 16 sina saat sabah 8:30 a sezeryan randevusu aldik, tabi iptal etmeyi umarak.. Carsamba da ayni sekilde kontroller iyiydi. Ancak cuma gunku kontrolde yine hersey yolundaydi ancak doktor saka amacli Asuman sen doguramiycaksin heralde dedi, ben de oyle demeyin nolur dedim :( uzulerek.. Sonra da arabaya bindik, lewo beni eve birakana kadar agladim ben. Cunku temizlik icin gelen yardımcı kadın da karnın daha inmemis dediginde, annem zamani gelince durmaz o gelir derken bir yandan karnimin bosluguna bakip daha bosalmadigini farketsek de ben doktordan olumsuz birsey duymadan moralimi bozmamistim, tabi artik sabirsizlanmaya baslamistim..telefonda arayip soranlara da tekrar tekrar anlatirken kaniksamaya baslamistim sanki, ama yine de umudumu kaybetmemeye calisiyordum. Arada sıkışmış gibiydim. Ayin 16 sına kalirsa ameliyat olacaktim ve ben kendimi buna hic hazirlamamistim. Okudugum kitaptaki (dogal dogum felsefesi) sezeryan ile ilgili bolumu atlamistim, aklima getirmek bile istemiyordum cunku. Bir yandan kafamda dogum anini dogal dogum olarak canlandirip, nefes egzersizleri hazirlik yaparken bir yandan da acaba sezaryen olursam genel mi epidural mi isterim bunu dusunup kendimi hazirlamaya calisiyodum. Her sabah kalktigimda bu gece de dogurmadim hadi belki gun icinde diyordum.. Gece yatarken belki de gece uykumdan uyanirdim diyodum, boyle boyle gunler geciyordu. Tabi bu bekleyis 38. Haftadan itibaren olunca ister istemez 40 dan sonrasi her gun insana upuzuuun geliyor. 11 ocak Cuma gunki doktor randevusundan sonra cook moralim bozulmustu. Artik kendimi sezeryan dusuncesine alistirmaya calisiyordum, aksam Levoyla konustuk, beni teselli etmeye calisti, belki de onun icin iyi olan "normal" olan budur, kendini uzme dedi.. Ben de hak verdim. Ertesi gun icin burgazadaya gitme plani bile yapmistik :) Burgazada'da milfoy pasta yiyecek, vapur keyfi yapacaktik :)

12 ocak Ctesi sabah 8 bucukta sancilarim basladi, tabi once sanci mi degil mi bilmiyordum. 8 bucukta adet sancisina benzer  bir sancim oldugunu ve bunun durup tekrarladigini farkettim. Aklimda kalana gore duzenli aralik ve uzunlukta olursa bu sancilar dogumun basladigina isaret ediyordu. Bir 15 dakika kadar daha yatakta karnim agriyor diyerek durdum, Levoya soyledim. Kalktik sonra anneme soyledik. Sure tuttuk, 2 dakikada bir 20 saniye suruyordu her biri. Yarim saat kadar daha sureleri not ettik, bu arada ben kahvalti yapmak istedim cunku biliyordum ki eger dogum basladiysa dogumhaneye girdigim anda hicbirsey yiyemeyecektim, lavman da yapacaklardi, gucten dusecegimi dusunerek hazir evdeyken ve cok zor durumda degilken recel peynir filan yedim :)  Sonra 1 saat gecince yani saat 9 bucuk olunda doktoru aradik. Muayanehaneye gelin dedi. Hazirlanip ciktik. Yolda da sancilarim devam etti. Sanci geldigi anda buna katlanmakta zorlaniyordum ama sanci kesilince hersey normale donuyordu. Yagmur yagiyordu, kizimizin bereketli olacagina isaret kabul ettik aramizda konusurken.. Muayenehaneye geldigimizde hemen nst odasina gectik. Yan masada da bir anne adayi vardi. 33 haftalik hamileymis. Muhabbet ettik, ama tabi sancilarim yokken :)) Hemsire sancilarim duzenli geliyor dedi.. Sonra Arkunun odasina ciktik, vajinal muayene yaptı. Aciklik 5 cm kadar olmus, hastaneye gidebilirsiniz dedi. İnanamadim :) mutluydum, bebegim geliyordu. Acibademe gittik. Acil girisinde beni tekerlekli sandalyeye bindirip dogumhaneye goturduler. Saat bu sirada 11 bucuk gibiydi. Ve bundan sonrasi dogum maceramiz..

Uzerime ters giyilen bir onluk giydirdiler. Uzerimi tamamen cikarmami istediler. Ben usuyorum uzerim kalsa sadece altimi cikarsam olur mu dedim. Ancak acil bir durum olursa ameliyat gerektiren bir durum gibi benim hazir olmam icin tamamen ciplak olmam gerektigini soylediler. Onlugumu giydim, hirkami uzerine giydim. Ayni katta ameliyathane oldugu icin soguk oldugunu soylediler. Lavman yapacaklarini soylediler. Bu islemden biraz korkuyordum, bir arkadasim bu islemden sonra enerjisinin cok dustugunu soylemisti. Hemsire serumun icine bir malzeme ilave etti, serumun ucundaki hortumun ucunu popoma yerlestirdi ve dayanabildiginiz kadar dayanin dedi. Sanirim bu islemle beraber bagirsaklarim sivi dolduruldu. Ve hemen ardindan beni tuvalete yonlendirdiler, zaten dakikasinda bagirsaklarim bosaldi. Biraz tuvalette oturdum, sancilarim icin de tuvalette oturmak iyi geliyordu. Daha sonra yataga gectim. Okudugum kitaplarda yurumenin, salinmanin, sirta yapilan masajin iyi geldigi yaziyordu. Ancak sancilar cogaldikca ben oturur pozisyonda kalmayi tercih ettim, sanci geldiginde de gozlerimi kapatiyor ve annemin ya da Levonun elini tutuyordum, derin derin nefes alarak, kafami saga sola cevirerek atlatmaya calisiyordum. Hemsireler yaklasik yarim saatte bir odaya geliyorlar ve acikligima bakiyorlardi, 7 cm e kadar hemsirenin "guzel, her baktigimizda ilerleme oluyor aciklikta" demesi cesaretlendirmisti beni. Saat 3 olmustu. Ondan sonra aciklik 7 cm de kaldi, ilerleme olmadi. Yurumemi soylediler. Basta iyi geldi ancak sonra sonra sancilarim beni yorgun dusurdu. Pilates topunu denememi istediler. Sanci yokken uzerinde ziplamami sanci gelince de saga sola salinmami istediler. Bir sure de orada gecti. Acikliga baktiklarinda ise hala 7 cm oldugunu soylediler. Tekrar yuruduk odanin icinde. Ancak sanci geldiginde artik yataga tutunuyordum, cok halsiz hissetmeye baslamisim, gucum bitmis gibiydi, midem bulaniyordu ve daha fazla dayanamayacagimi dusundum. Sonra tekrar yataga gectim, dinlenmek istedim ve mide bulantim artti. Birkac dakika sonra da kustum zaten. Yemyesil bir sivi kusuyordum, o kadar siddetli kusuyodum ki etrafa saciliyordu cikan yesil sivi. Burnumdan bile geldigini hissettim. Bunun safra oldugunu soylediler sonradan. Kustuktan sonra o kadar iyi hissettim ki sanki sabahki enerjime geri dondum. Etrafi gormeye basladim, enerjim geri geldi, hatta hemsireye sancilarim azaldi mi ben pek hissetmiyorum diye sordum o da hala ayni siddette geldigini soyledi. Demek ki ne ilgisi oldugunu bilmiyorum ama safra bir sekilde rahatsiz etmis ve halsizlestirmis beni. Sonrasinda biraz daha sanci ve 5 e dogru doktorum geldi. Acikligima bakti, ben sadece acikliga bakacak sanirken elinde ince uzun 20 cm kadar bir cubuk ile kesemi patlatti. Bu noktadan sonra masayi hazirlayin dedi hemsirelere. Bu beni biraz huzursuz etti. Bana bilgi verse belki panik olmayabilirdim, bundan sonrasinda neler yapacagina dair kisa birkac sey soyleyebilirdi. Saniyorum kese patlayinca sancilarin uzunlugu ve siddeti artti. Bir miktar suni sanci verdiler. Sonrasi cok flu cunku, cok net animsayamiyorum. Onceki sancilarimda Leventin annemin elini tuttugumu biliyorum ama dogumun son anlarindaki sancilarimda neler yaptim onu bilmiyorum.. Saniyorum bir 15/20 dakika sonra doktor bana bebegin asagi inmedigini, acilmamin tamamlandigini, bebegi once ortaya indirmem gerektigini soyledi. Yani bebek pelvis kemigini gecmemisti. Bu da benim daha fazla ikinmami ve daha fazla ittirmemi gerektirmisti. Sanci geldigi anda nefesimi tutup butun gucumle nefes kacirmadan ikinmami istediler. Ancak ben panikledim ve korktum. Sancinin ne zaman en ust seviyeye geldigini anlayamiyordum. Sanci sanki hic gitmiyor gibi geliyordu, bastaki gibi dalgalar kontrolum altinda degillerdi, acaba suni sanci oldugu icin mi kontrolu kaybetmistim onu bilmiyorum ?.?.. Doktor bana sanci gelince ikin diyor ben bilmiyorum ki ne zaman geldigini diyorum doktor da bana kiziyor nasi bilmezsin sancini bilirsin diyor.. Sonra hemsire karnimi yoklayarak sancinin geldigini soyledi ve bana simdi nefes aall ve ikin ikin ikin diyorlardi, ben de onlarin komutlarini izliyordum. Hemsire sancimin geldigini nasil bildi onu da bilmiyorum, nst yi gormuyordu oldugu taraf itibariyle. Hatta sanci gelmedigi zaman karnima minik cimdikler atti sanirim uyarmak icin... İkinmam yeterli gelmeyince doktor hemsireye karnimdan bastirmasini soyledi. Ben tabi kendimde degildim ama Levo sonradan soyluyor, hemsire butun agirlini veriyormus karnima bastirirken.. Bu sekilde doktor ceker ben ikinir ve hemsire karnima bastirirken saniyorum ki 4/5 ikinma sonunda son kez ikiniyoruz ve bebek geliyor dediklerini hatirliyorum.

Bu arada bebegin ellerinin ayaklarinin veya kafasinin hareketlerini hissediyorum, coook garip bir duygu bu. Gerilmis kaslar, bir agirlik var... Sonrasinda bana ikin demeyi biraktilar. Bebegin aglama sesi gelmedi, doktor bebekle ilgileniyordu sanirim. Ben napayim dedim, tamam artik bitti dediler. Sonra bebek doktoru gelmis, Mercani ona vermisler. Ben inanamaz haldeydim, saskin ve ne yapacagini bilemez halde yatiyordum.. Bebegimi kucagima verdiler, agliyordu. Annem disarda bekliyordu. Ona gozun aydin demisler ama o da aglama sesi duymayinca meraklanmis. Sonra aglama sesini duyunca o da aglamis sevincten. Birkac dakikalik muayeneden sonra bebegi aldilar, dogum yatis katina cikardilar. Annem ve levent de gitti. Sonra doktor bana epizyo yapmasina ragmen bebek benim vucuduma gore iri oldugu icin (3700 gr) ve asagi inmedigi, kisa tabirle zorla ciktigi icin kontrolsuz bir yirtilma oldugunu soyledi.  Vakum kullandigini, simdiki vakumlarin eskisi gibi olmadigini, silikonlu bebegim canini acitmayan yapida olduklarini soyledi. Kullanmak zorunda kaldigini cunku bebegin kalp atislarinda bozulma oldugunu hemen dogmasinin gerektigini soyledi.. Tabi bu gibi puruzler olsun istemiyor insan ama onemli olan bebegimin saglikla dogmus olmasi.. Ve baya cok sayida dikis atti. Hatta sordum kac dikis attiniz cok olmadi mi dedim doktor sadece gulumsedi, bitecek birazdan dedi. Bir ara igneyi hissettim biraz daha uyusturucu igne yapti. Sonra doktorum gitti, Levent yanma geldi, ben baya usudum, kan kaybettigim ve cook yorgun oldugum icin olmali. Uzerime yorgan orttuler, sedye ile odaya goturduler, Mercan yoktu. Muayene yapiyorlarmis, Levente gidip sormasini ve bebegi getirmelerini istedigimi soylemesini istedim. Kalanini sonra yapsinlar dedim, bebegimi gormek istiyordum. Benim dikislerim atilirken Mercanin da kafasini ve poposunu yikamislar. Verniks tabaka vucudunda kalmis buna da sevindim, faydali oldugunu okumustum cunku.. Odaya geldi sonra Mercanimiz. Uzerini giydirmisler, yavrum pespembeydi teni, bir besigin icindeydi. Kucagima aldim, emzirmeye calistim, tabi hemen sut geldi mi bilmiyorum ama bizim ufaklik hemen emdi. Cok uzun sure durmadi memede tabi, benim de dinlenmeye ihtiyacim vardi.. Sonra yemek geldi sanki gunlerdik ac gibiydim. Corba ictim sicak sicak o kadar iyi geldi ki..su da icme demislerdi kustuktan sonra.. Kana kana su da ictim. Sonra levo cay getirdi, yaninda da hastaneden verdikleri galeta ile peyniri yedim. Hele ki cay ve bu yediklerimle nese doldum :) İlk tuvalete hemsirelerle beraber gittik, biraz basim donuyordu. Donuste kisa sureli kendimden gectim. İkinci kalkisimda dinlene dinlene gittim. Levo yardim etti. Daha iyi oldu. O gun uyuduk. Mercan da yorgundu ben de.. Hepimiz yorgunduk. Annem refakatci yataginda yatti, levo koltukta uyukladi. Sabah oldugunda cocuk doktoruna gosterdik Mercani, hemsireler yikamayi gosterdiler.. Kahvalti ettik ve 12 gibi hastaneden ciktik.. Evimize geldigimizde kanepenin uzerinde Mercanla yanyana uyuyakalmisiz :) cocuguuum evine geldigini bildi sanki, o kadar derin o kadar huzurlu uyudu ki :)

Hayatima hosgeldin bebegim, balli boregim, sekerparem.. Seni cok seviyorum, benim minik melegim ;))




12 Ocak 2013 Cumartesi

Hamilelik Günlüğü - Mercanlı Haftalar



Mercan,

Canım kızım, güzel kızım, adı denizden gelen kızım..
Büyükler dünyasına hoş geldin.

Hafta hafta benim karnımda işte böyle büyüdün ve seninle kavuştuğumuz, kucaklaştığımız o muhteşem ana kadar seninle maceralarımızı hafta hafta yazdım, baban da fotoğrafladı. Hamilelik Günlüğü dedik ismine de. Seni beklemek de seninle kavuşmak da hayatımızın en güzel anlarıydı.

Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim :)

                                                                                                        - Annen

1 Ocak 2013 Salı

Hamilelik Günlüğü - 37-38-39.hafta - 2013 Mercan yılı


39. Haftayi da doldurduk. Bugun 39+0. Cumartesi doktor kontrolune gittik. 3 kilo 400 gr olmus kizimiz. Suyu guzel, gelisimi guzel dedi doktor. Nst sinde de bir problem yok.

Dogum iznine cikali 2 hafta oldu. 14 aralik cuma gunu basladi iznim. O gunden bu yana maillerimle vedalastim, isyerinden de sadece 1 kez aradilar. 1 hafta evde tek basima takildim. Sabah kahvalti, ardindan tv ya da kitap ya da yoga ya da internet seklinde gecirdim zamanimi. Bikez eminonune gittim. Havuzlu han'a gittim. Ama pek bi degisik gelmedi bana. Herseyin bir arada olmasi avantajli, eksiklerim olmadigi icin oradan hicbirsey almadim. Bebek sekerleri icin de birkac dukkan vardi bu handa ama ben begenmedim. Cok kalitesiz ve siradan seyler vardi. Daha sonra box city ve yavuz suse gittim. Buradan malzemeleri aldim. Silikon tabancasi aldim, artik tam derya baykala bagladigim kanitlanmis oldu :)

1 hafta sonra da annem geldi. Otobusle geldi, izmir turizm ile. O da heryerde durdugu icin tireden istanbula gelmesi 11 saati buldu, yorulmus kadincagiz. 4 koli yiyecek getirmis, buzluk ve dolap doldu tasti. Hala da tuketmedik tamamini :) Komsulari giyecek hediyelikler battaniye hirka falan gondermisler.